Uyanırım istasyonda yorgun bir sabahla
Trenleri kalkıp giderdi bavullar omuzda
Ayrılıklar çökerdi nicesi omuzlara
Gözlerimde yitmiş nice yolcu nice yıllar
Birden hatırlattı bana geçip giden zaman
Belki düşler yüzünden belki kırık bir liman
Karanlıklardan boğuşan yalnızlıktan kalan
Bilinmez kim tutundu kim savruldu rüzgârdan
Rüzgârın önüne kattı sararmış yapraklar
Savruldukça yankılanır içimde topraklar
Aşınarak yırtıldı ayağımda çoraplar
Issızlığa sürükler her adımda heceler
Yoluma çıkıverdi gözlerde derin hüzün
Kalbi anlatırken sustu sanki bütün sözün
Yalnız olmadığımı hissettirdi ansızın
Ayaklarıma çöktü tarifsiz o an sızın
Aynı şehirde aynı kaldırımda yürüyen
Bazen ağlayıp bazen ara sıra da gülen
Nicesini gördüm çaresizlikten tükenen
Mevsimler sonbahar eylül ile hüzünlenen
İsmail Gökkuş