Derin Sevda
Ve bir gün sonbahar esintisi girer içeri yazın ortasında üşürsün. Kar kristalleri birer birer erir teninde, soğursun evrenler gibi hissedersin kendini. Değer her bir iğne tanesi gibi sözler tenine. incitir seni canın yanar ağlar, kanarsın. Üzülürsün en derinden. Sağın, solun her yanın acır. Durmaz gözyaşların kanar. Gözlerinden yaşlar akar, yüreğinden gelir her kelime. Anlatmak istersin sevdiklerine başlarsın konuşmaya. Fakat nafile kimse anlamaz duvar olur her kelime çarpar her bir yanına daha bir kanarsın. Konuştuğun her kelime dağlarına çarpar deniz dalgalarıyla zirve daha bir ağlanır, karlanır, soğuk eser rüzgar everest gibi olursun. Soğuk kimsenin ulaşamadığı ayaza keser her yanın. Kimse canını yakamaz artık. Cümle alemin yanına gelmelere doyamadığı, sevmelere kıyamadığı, incitmelere korktuğu biri olursun da görürsün en zirveden aşağıda olanları. Gülümsemek istersin, en derinden kahkaha atmak istercesine...yeşillenmek istersin, salmak kendini, en derinden salarcasına sonra bir nehir aksın içini ısıtsın istersin, içinde sen, çocuklar, eğleşip dursunlar işte... şelalelerinden prensesler yıkansın, su aktıkça çakıl taşlarına değsin ve sesler tatlı tatlı çıkardığı sesleri dinlemek istersin. derin hülyalara dalarcasına. Hafif hafif esen rüzgarın yüzünü yalamasını izlersin, kalbinin kırılan yanı iyileşsin istersin, yemyeşil ovalara bakar uzun uzun dalarsın... kıyılar çok mu uzak? Gitmek istersin... En derin, uçsuz bucaksız yeşillikler arasına, yollarında yürümek, çiçek açmak ve araştırmak kökleri. Nasılı sorarsın, nasıl? 
Bedenine işler gülümsemen, aydınlanırsın. Kalkar dağın tepesinden dumanlar birer birer. Kalktıkça dumanlar tependen kalkanların da kalkar ve her duvara çarpan dalgalar seni yaralar. canın yanar, canın kanar, canın acır kıvrım kıvrım kıvratırcasına. Dikenler batar tenine, iğnelemeler başlar, kanarsın, nefessiz kalır ağlarsın, vurdukça bedenini duvarlara haykırmak istersin... Unutmuşsundur nasıl hayal haykırılır. Kırılır çığlıklar içinde bir yerlerde. Çığlıklar kopar pare pare teninden etler koparcasına. Sessiz çığlıklar çarpar zihninin her bir yanına. Sessizlik yüzüne gelen sert yumruktur. Tokatlar serttir. Yumruklar kırar parmaklarını, kanar burnunun, bedenini sarar mor yapraklar, hastalanırsın. Toprağın çamurlanır, çıkamazsın adeta bir bataklık. Seni İçine Çeker, elini uzatırsın en onulmaz olana. Her yoluna, her bir Dalına tutunurcasına... Dallar seni daha bir derine çeker. Dallar seni daha bir dibe sürüklemek ister. Saldırır üzerine ağaç kökleri. Bi çare bakarsın sağına soluna, debelenir durur, seslenirsin gecenin sessizliğine. Gece sessizğini bozar "ne yaptın da kendine düştün bu hallere? "
Debelenmeyi bırakır, bakarsın kendine. Kırılgan, üzgün haline dalarsın içten içe. Eşsiz olan kendini "Sen ne zaman unuttun kendini" o sımsıkı tutunduğun tek dalı bırakırsın, birer birer yenilerine tutunmaya başlarsın. Bataklıktan çıktıkça tutunduğun her dalı bırakırsın. Çıkmaya başlarsın başına kadar gömüldüğün bataklığın içinden. Burnun nefes aldıkça ciğerlerin buradayım dercesine haykırır gökyüzüne. Kartalları görürsün bir de Şahinler. Kartallar uçursun istersin. Elinden tutup en serin, en derin, en huzurlu, mutlu olan alana taşısın. Çığlık atarsın son ses. Çığlık, çığlık, çığlık sesini duyurmaya çalışırsın. 
Sesin duyulmadıkça, temizlenip çıktıkça bataklıktan girdaptan kurtulurcasına sesin kesilir, susarsın. Sağır olan Evren anlamak istemez seni. Sana karanlığa bakar gibi kör bakar. Tüm çevrene bakarsın. Onca yaptığın iyiliği görür denize atarsın, günü gelince en parlak balık olup çıksın lezzetine doyama diye. Üzülürsün içten içe. Konuşmazsın yine. Dönersin eskisi gibi sessiz kabuğuna. Sarılırsın duvarlarına... Karların yeniden çoğalır, sert kış gelir. Fakat bu defa farklıdır kuşlar cıvıldar Pencerenden içeri. Işık senin içindedir artık. Yaşamak, yaşatmak nedir bilirsin. Sevgi barınır Yüreğinde. Sevmek nedir bilirsin. Sunak gibi olursun kendimi sakınmak isteyene. Sunak gibi sakınırsın kendini gerçek sevgiye. Gerçek kişiye sunmak üzere. Tatlı tatlı gülümsersin sonbahar döktükçe yapraklarını. Çıkardığı melodiyi dinlersin. Baharı dinler tatlı tatlı gülümsersin. Kendi toprağını havalandırır, neşelendirir, yeniden ekeceğin dönemi beklersin en derinden olana Ender sevgiyi hakkedene sunmak istercesine. Korkak ve ürkek tarafını saklar güçlü yanınla sarılırsın tüm yaralarına sarılıp yara bandı olursun. Kalbini sakınırsın sıcak ocak ayı Bahar olur eteklerinde. Dans edenleri izlersin, Ellerine kollarına korkusuzca kaldırana bakar dalarsın Her şarkıda. çünkü şarkıları yaşamayı anımsatır. Yaşatmayı, canlılığı... Onu izleyenleri izlersin uzak pencerenden. Coşkun değilsen birlikte neşelenirsin birlikte... Sevgi en özel olana gitmeli dersin toplarsın tası tarağı ve harekete geçersin. en özel ev, en özel yuva, en özel kollar olur sararsın kendine sarılır gibi. Bahar tatlı bir sıcaklıkla gelir sana. Gözlerine bakar derin sıcaklık, derin bağ, derinden olana Derine dalarcasına... 
( Derin Sevda başlıklı yazı nurcan-dogru tarafından 13.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu