Sofra Adabı
Düğün, sünnet, nişan, doğum günü ya da cenaze gibi kalabalık ortamlarda yemek yemeyi hiç sevmem. Eskiden sofra adabı ders kitaplarında okutulur, o dönemin talebeleri de bu konuda titiz davranırdı;eski çamlar artık bardak oldu. Çocukken en sevdiğim yemek salçalı makarna ile menemendi. Her sofraya oturduğumuzda annemiz mutlaka sorardı:
“Ellerinizi yıkadınız mı?”
Ellerimizi yıkamadan sofraya oturmak yasaktı. Sofraya önce büyükler oturur, yemeğe de onların başlaması beklenirdi. Ağızda lokma varken konuşulmaz, kimsenin yüzüne karşı hapşırılmaz ya da öksürülmezdi. Sessiz olmaya özen gösterilir, eğer konuşmak gerekirse kısa ve öz konuşulurdu.
Başkalarını tiksindirecek hiçbir davranışa izin verilmezdi. Ortak tabaktan yeniliyorsa herkes sadece kendi önünden alırdı. Sofrada ne olursa olsun kimseye küsülmez, sofraya dargın oturulmazdı ayrıca yemek duası okunmadan sofradan da kalkılmazdı.
Ama artık devir değişti… Tabağımız, çatalımız, kaşığımız ayrıldı. Bununla da kalmadı, ev yemeklerinin yerini “paket servisleri” aldı.
Sofranın etrafında toplanmak yerine, telefonun ekranında “ara–bul–sipariş ver” devri başladı. On dakika sonra kapıya gelen yemeğin yanında sohbet, saygı ve sofra terbiyesi gelmedi maalesef.
Sofra adabına dönecek olursak… Şimdiki nesil bundan bihaber. Çünkü onlar hiç toplu halde yemek yemedi ki, bilsinler.
Bir tabak yemek karın doyuruyor ama eskisi gibi gönül doyurmuyor...
(
Sofra Adabı başlıklı yazı
berberce tarafından
23.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.