MEŞK USÛLÜ
Geçmişi yüzyıllara dayanan Klasik Türk Musıkîsi "meşk" kökenlidir. Hocadan talebeye uygulamalı bir öğretim tekniği olan bu yöntem, genellikle birden fazla kişinin hep birlikte gerçekleştirdiği bol tekrar ile ezber ve hafızaya alma bazlı olarak etkileşimle gerçekleşen bir çalışma metodudur. Meşk usulünde, duyum, gözlem ve duygu birlikteliği ön plandadır. Bununla beraber ortamdaki doğal "sinerji", hissi ve kalbi duyuları da harekete geçirmektedir. Bu sayede edinilen her türlü bilgi içselleştirilerek, hem kalbe hem de zihne kazınmış olmaktadır. Bu yöntemin teknik boyuttaki en basit tâbiri ise; "hoca gösterir, tarif eder ve tatbiki hep birlikte yapılır." şeklindedir.
Eskiler, "aşk olmayınca meşk olmaz" demişlerdir. Yani bir şeyi kuvvetli bir şekilde istemedikçe, onunla hemhâl olup ünsiyyet kurulamaz. Demek ki her şeyden önce "istemek" gerekliliği vardır. Zaten bizim musıkîmizin aynı zamanda tekke menşeli olması, bunu bir çok boyutu ile açıklamaktadır. Tasavvufun ana gâyesi insanların kalplerini ısındırmak ve "rıza üzere" bir kul olabilmesine katkı sağlayabilmektir. Görüldüğü üzere bu anlamda da tekke öğretisi, sanatların kazanımları olan "sabır ve gönül yumuşaklığı" ile örtüşmektedir. Ayrıca tekkelerdeki zikir meclisleri de meşk usulü ile oldukça yakın bir benzerlik göstermektedir.
Tabi bu noktada meşki yöneten hocanın niteliği ön plana çıkmaktadır.
Niyâzi Mısrî'nin tarifi ile;
"Her mürşide el verme kim, yolunu sarpa sardırır, / Mürşidi kâmil olanın, gâyet yolu âsan imiş."
Buradaki "mürşid" kelimesini "meşk hocası" olarak düşündüğümüzde; yine eski bir tâbirle "fem-i muhsin bir ağız" olması; yani hocanın o tedrîsattan geçmiş, yol yöntem bilen, kişilik, tavır ve üslup sahibi olması zorunluluğu vardır.
Meşk usulünde öğrenim hoca eksenlidir. Yazımızın başında belirttiğimiz üzere "hoca gösterir, tarif eder ve tatbiki hep birlikte yapılır." Bu aşamada talebenin arzusu, sabrı, azmi, gayreti ve becerileri ön plana çıkacaktır. Ayrıca bu vasıflardan her hangi birinin eksik olması durumunda dahi, meşklere katılmak suretiyle bunun kazanılması kaçınılmaz olacaktır.
Meşk usulü; musîkinin aslî unsuru "ses ve duyum"u kapsayan sâzende ve hânende için fark etmeksizin uygulanmaktadır. Aslında hiçbiri birbirinden bağımsız da sayılamaz. Ses ile ortaya çıkan frekanslar, gerekli sinerji ile adeta rengi küçük farklılıklar gösteren bir çiçeğin yaprakları gibidirler. Buna biraz da görsel duyum ile işitsel duyumun benzerliği olarak bakılabilir. Bu anlamda geriye sadece, kullanılan enstrümanın niteliği ve karakterinin teknik bilgilerle bezenmesi kalmaktadır.
Meşk usulünde hocanın vasıfları ve yetkinliğinden bahsettik. Şimdi de kısaca talebeye düşen görevlerden bahsedelim.
En başta "güven" duyduğu hocasına saygı ve sevgi göstermelidir. Talebe, hocasının söylediği her cümleyi dikkate almalı, onları âdeta bir ders olarak görmelidir. Gerek tarif, gerekse tavsiyelerini can kulağıyla dinlemeli, odaklanarak "yapma" gayretinde bulunmalıdır. Ayrıca meşkte çalışılan eserleri kendi başına bolca tekrar etmek suretiyle sindirmeli, detaylara eğilerek küçük nüansları yakalamaya çalışmalıdır.
Yazımızın sonunda, Musıkîmizin geleneksel öğretim tekniği olan meşk usulünün gerek kişisel gerekse sosyal kazanımlarına da değinelim.
- Fiziki olarak, ses/saz teknik bilgilerinin geliştirilmesi.
- Geleneksel musîkiye hakim olmak ve hizmet edebilmek.
- Ritm duygusu, dikkat ve odaklanma, uyum.
- Kulağın beyin ile doğru alışverişi.
Bütün bunların ötesinde, meşkin insanı olgunlaştıran başka yönleri de vardır. Bunlardan bazıları ise; sosyalleşme, cesâret ve feraset olarak gösterilebilir. Hatta belki bazılarımıza abartı gibi gelecek olsa da son söz olarak şunu ilave etmek istiyorum. İşte bütün bu birikimlerin sonucunda; sesi algılamak, tanıyıp tanımlamak ve ayrımlarının farkına varabilmek...
Çünkü ‘ses’i tanıyan biri, önce kendi iç âlemini duyar; sonra hayatın seslerini, ardından da insanların gönül titreşimlerini anlamaya başlar. Zira sesi tanımak, aslında varlığı tanımaktır.
Saygı selam ve muhabbetlerimle.
Cemil Baştürk
02.12.2025
İstanbul
(
Meşk Usulü başlıklı yazı
Cbaştürk tarafından
2.12.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.