Her gece ayrı bir kabustu,melek görünümlü şeytan için.Gizliden bir öldürme arzusu duyardı içinde.Önce böcekleri,karıncaları can çekişirken görmek ayrı bir haz verirdi,sadist ruhunda.Sonraları tatmin etmez oldu hayalleriyle süslediği öldürme arzusunu...Her gün yeni olmazları denedi.Bir gün kurbağanın üzerine bastı ,ezdi vıraklayan canhıraş sesleri arasında doymadı,diğerinde bağını canlı canlı kopardı, çırpınışı o canlının yetmedi .Annesinin ihmaliyle düşen serçenin yavrusunun kanatlarını kesti,ibiğini budadı tatmin etmiyordu bu sadistlikler,daha farklı işkenceler var mı ola diye düşündü bir süre...Denemediği bir şey kalmıştı onu da denerse belki tatmin olurdu bu deli ruhu...Bir canlının kalbini sökmek hem de canlı canlı...Deneyecekti bunu da.
Annesine sorsa mıydı acaba,ne derdi,nasıl karşılardı.Onun da yolunu bulmuştu.``Öğretmen istiyor bir deney diyecekti...``Annesi,
-Deli mi kızım senin bu öğretmenin,sadistçe bir deney...Yazıktır bir canlıya kıymak hem de...Güldü ve,
-Sen hangi çağdasın anneciğim...Elin adamı bilim adına insanı kesip biçiyor...Hem biliyor musun ben Cerrah olmaya karar verdim.Ne güzel insanları kesip biçeceksin...derken bir de kahkaha atmıştı...Ane şaşkın kızındaki bu değişimi görmesine rağmen her anne gibi toz kondurmak istemiyor.Bir hevestir gelir geçer nasılsa diyordu...Bilseydi sonrasını doğurduğu güne pişman olacağını bir canavar yetiştirdiğini ...
Okulda da ayrık dururdu yaşıtlarından,abuk sabuk hikayeler uydurur korkuturdu arkadaşlarını.Hikayelerin tümünün sonunda hayali yaratıklar ve canavarlar vardı insan yiyen ya da parçalayan.O canavarların yerine kendini koyardı çoğu zaman...Tek bir arkadaşı vardı o da canan.O da korkardı anlattığı hikayelerden ama severdi Şermini .Onda anlayamadığı bir çekicilik vardı,korksa da onunla olmaktan zevk alırdı.Birçok kez uyardı,küstü kimi zaman da yine kendisi barıştı Şerminle...
Şermin bu aykırılığı yüzünden bir çok cezada almıştı disiplin kurulundan.Hele son yediği herze yenilir yuıtulur cinsten değildi.Okul müdürünün canı gibi sevdiği akvaryum balıklarını sudan çıkarmış ,onların ölümünü zevkle izlemiş sonunda pişirip yemişti okulun sote yerinde ve arkadaşlarının gözü önünde...Bundan dolayı bir hafta uzaklaştırma yemişti.Yine uslanmadı.Uslanmazdı da zaten...Genlerinde ve kanında birşeyler oluyor o melek kızın yerini öldürme içgüdüsü alıyor ve şeytanlaşıyordu birden...
Cezalarla ,tekdir ve uyarılarla geçen mektep hayatı nihayet üniversite kapısına dayanmıştı.Öyle de zekiydi ki ilk girdiği sene felsefe bölümünü istemiş ve tutturmuştu...Babası küçük yaşta ölmüştü,hep bir yerlerinde bunun acısını hisseder,ne zaman bir baba kız görse elele kızar,öfkelenir birden huyu değişirdi Şerminin.Çevre ve tanıdık baskısından da kurtulmuştu. Ülkenin başkentinde Gazi Üniversitesinde okuyordu şimdi.Dört bir yandan gelmiş çeşit çeşit karekterde insanlar bir araya toplanmıştı,üniversiteye.Hepsi kendisi kadar zeki,çalışkan genç beyinler.Bir farkı yoktu onlardan,giyim kuşam ,düşünce olarak.Belki de vardı o da ruh yapısı.İçinde anlam veremediği dürtü sürekli birşeyler öldürmesini,ezmesini,eziyet etmesini istiyordu ve dayanılmaz hal aluyordu özellikle akşamları...
Ne zaman yatağa başını koysa aklına şeytanca fikirler geliyordu frenlemese kendini belki de hergün bir kızın ölümüne sebep olabilirdi.
Kimi zaman çarşafı boğazına dolamak istiyordu kızın birinin,kimi zaman poşeti boğazına geçirmek...Hele hele elinde bıçak varsa onunla boğazını kesip sevmediği kızın birinin ölüşünü seyretmek...Kanın fışkırdığını ve sıcaklığını hissediyordu bunları düşünürken.
Babası bir kurban bayramında keçiyi kesmiş kan fışkırmıştı yüzüne sıcacıktı.Keçinin can çekişi geldi gözlerinin önüne....
Bir akşam uyuyamıştı da yine odada bir ileri bir geri gezinirken şeytan dürttü yine .Masumca uyuyan bir kızın boğazına kaşkolunu dolayıp hafiften sıktı.Kızcağız nerdeyse boğuluyordu,gözlerini açtığında karşısında Şermin gülüyordu eli kaşkolda...Sanki kız boğuluyormuş da kendisi kurtarmış gibi yaptı.Çok da oyuncuydu.Her zor durumdan kurtulmasını bilir,kimse de kendini suçlayamazdı...Kız Şerminin gözlerine baktı uzun uzun da bir şey söylemedi,söyleyemedi...Söylese de haksız çıkacağını biliyordu.Ancak Şerminle aynı yerde kalmanın tehlikesini de anlamış terketmişti odayı...Diğer kızları da dikkatli olmaları konusunda uyararak.
Şerminin Ankaraya gelişinin,üniversite hayatının ikinci yılıydı.Artık ondaki bu sadistlik alenileşmiş,erkek arkadaşları bile selam vermeye korkar olmuşlardı.Herkese ufak tefek bir takıntısı olmuştu...Kimini çelme takarak düşürme,kiminin paçasından tutuşturma,kimini de arabanın önüne itme gibi...Ancak bu olumsuzluklar her defasında eşek şakası olarak algılanmış ve şikayet söz konusu olmadığı içinde herhangi bir kovuşturmaya neden olmamıştı....
Ta ki,odalarındaki bir kızın beşinci kattan düşüp ölmesine kadar.O gün çok neşeliydi Şermin...Şarkılar söylüyor kızlardan makas alıyor,kimine sarılıp elle taciz ediyordu...Ama onun uçukluğunu bilen kızlar bu tavrını normal karşılıyordu...