Havaların sıcak olması tahammül sınırlarımızı zorluyor olsa da bence hoşgörünün serin ve ılıman kollarına sarılmak bizim için daha iyi olacak diye düşünüyorum. Toplumumuz koşar adım şiddet toplumu oluyor bilmem farkında mısınız? İnsanlarla olan problemlerimizi iletişim yoluyla çözmek yerine şiddet yoluyla çözmeye çalışıyoruz. Elbette şiddetin bir çözüm yolu olmadığı, aksine daha başka problemlere neden olacağı aşikâr. Çünkü siz de biliyorsunuz ki kavgada kazanan taraf yoktur.
Akşamları yorgun argın eve geldiğimde ana haber bültenlerini izlemek istemiyorum artık. Halbuki bu benim ailem için çocukluğumdan beri bir ritüel halini almıştır. Dedem her akşam muhakkak suretle ajans haberlerini dinlerdi ve her akşam kurmalı saatini ajans haberlerine göre ayarlardı. Biz çocukları ve torunları da bu alışkanlığı bir dede mirası olarak devem ettirdik. Aslına bakarsanız bu basitmiş gibi görünen hadise gayet önemli bir ritüeldi bizim için. Çünkü adam olmaya gayreti olan gerçek bir erkek tüm ciddiyetiyle ajans haberlerini yani ana haber bültenlerini izlemek zorundaydı. Ama dedemin tek kanallı dönemlerinden bu yana çok şey değişti. Şimdi onlarca kanal ve onlarca ana haber bülteni var. Bende ömrümün uzun bir dönemini ajans haberlerini takip ederek geçirdim. Ama artık takip edemiyorum. Takip etmek istemiyorum. Çünkü takip etmek beni yoruyor. Bunun nedeni ise her gün artan şiddet ve kan. İnsanın psikolojisi bozuluyor diyebilirim. Şimdi beni sende abartıyorsun kardeşim, insanlar görevlerini yapıyorlar, o kadar şiddet haberi olmasa televizyon kanalları yayınlarlar mı hiç diye eleştirebilirsiniz. Sizce böylesi daha vahim değil mi? Şiddetle bu kadar fazla iç içe yaşadığımız bir toplumda insan ister istemez güvenlik duygusunu beslemek istiyor.
Televizyon kanallarına gelince televizyon kanallarından ve haber servislerinden elbette ki şikâyetçiyim. Kimi haberler var ki haddinden fazla ısıtılıp servis ediliyor. Tüm haber saatini bir habere ayıran kanallar var mesela. Bir de önemli haberleri es geçip önemsiz haberleri haddinden fazla büyütenler var. Ayrıca ilgisiz haberleri sunanlar var. Geçenlerde bir balina zıplayarak bir turist teknesinin direğini kırıyor. Haber kanalları bu önemsiz haberi ne kadar büyüttü anlatamam. Hatta bir haber kanalında flash haberlerle fragmanları verildi haber, hem de korku filmi müziği eşliğinde. Her kanal da aynı haber vardı. Serkeş bir balinanın bu küçük sakarlığı nasıl olur da koskoca bir memleketi ilgilendiriyormuş gibi bir hava oluşturulabilir? Bu saçmalığın bir açıklaması var mı? Neymiş efendim Kanada hava kuvvetlerine bağlı bir eğitim uçağı düşmüş. Tüm ana haber bültenlerinde bu haberden ballandıra ballandıra bahsedildi. Böyle habercilik olmaz. Özellikle yaz mevsimindeyiz ya her ana haber bülteninde plajlarımız gösteriliyor, zayıflama ve diyet haberleri yapılıyor sık sık. Aslında buna kolaya kaçma diyebiliriz ya da vakit geçirme. Bu haberler oldukça canımı sıkıyor. Elbette bundan daha çok canımı sıkan haberlerde mevcut.
Şiddet haberlerinin ardı arkası kesilmiyor televizyonlarda. Özellikle ana haber bültenlerinde. Yayınlanmasın demiyorum elbette. Benim eleştirdiğimse elbette bu noktada medya değil. Şiddet haberlerin artması demek toplumumuzdaki şiddete eğilim oranının artması demektir. Belediye otobüslerine minibüsçüler taşlarla ve sopalarla saldırıyorlar, en ufak bir trafik tartışması yüzünden insanlar birbirlerine bıçaklar ve baltalarla saldırıyor, kuyruklarda kavgalar, adliye önünde kavgalar, bahçeye giren hayvanlar yüzünden insanlar birbirlerini vuruyorlar, eylemlerde esnaflara bankalara saldırılıyor ve daha sayamadığım neler neler. Durup sakin kafayla bir düşünmek lazım; neler oluyor bize? Bu demek oluyor ki bizler gündelik yaşantımızdaki hemen hemen her problemi şiddetle çözmeye çalışıyoruz. Böyle bir kayıtsızlık olabilir mi? Kimse kimseyi dinlemiyor ve kimse kimse ile konuşmuyor. Tahammül sınırlarımız ne kadar da yıpranmış böyle? Bir insanı öldürmek ve yaralamak bu kadar kolay mı? İletişim ve hoşgörü nerede kaldı? Nasıl bu hale geldik?
Biraz durup düşünmeli, derin bir nefes almalı ve mantıklı olan yolu seçmeliyiz. Herkesin sorunları ve problemleri var. Hepimiz belli bir koşuşturmacanın içerisindeyiz. Empati kurmalıyız çevremizde temas ettiğimiz insanlarla. İletişim kurmalı ve hoşgörülü olmalıyız. Trafikte beklerken önümüzdeki kişiye acı acı korna çalmadan önce durup düşünmeliyiz ya da arkamızda ki aracın sahibi acı acı korna çaldığında durup düşünmeliyiz. Kavga en son tercihimiz olmalı. Hep trafikten örnek veriyorum ama en çok kavga trafikte oluyor; birisi seyir halindeyken makas atıp hızla önümüzden geçtiyse hemen saldırıya geçmemeliyiz. Bırakalım o acelesi olan kişi kazasını başka birisiyle yapsın. Aynı sağduyu işyerimizde iş arkadaşlarımıza karşı, oturduğumuz semtte komşumuza karşı olmalıdır. Yazımın başında da belirttiğim gibi kavgada kazanan taraf yoktur.