Biz aynı şehrin kokusunda doğmuştuk seninle
aynı şehrin karanlığında
ve aynı karanlık sarıyordu bedenlerimizi…
Aynı kaldırım taşları şahitti varlığımıza,
aynı ağaçlar soluyordu nefesimizi…
Gökyüzü hep aynı yerde bizim için maviydi.
Ve biz hep aynı şehrin ışıklarını seyrediyor
aynı yıldızdan diliyorduk çocuksu dualarımızı…
İki sokak ötedeydi aşk
bir sokak ötesinde de sen.
dua ile kabul arasında bekliyordum seni..
Anlamsız bir sarhoşluk var üzerimde
kelepçelenmiş düşler görüyorum…
Hatırlar mısın?
Zemheri bir kış gecesi
soğuk banklar şahitti bu z/amansız ayrılığa
kaldırımlar boynu bükük
kabuğuna çekilmişti ay, yıldızlar yasta, gece yasta…
Sarıyordu yeryüzünü gidişinin ayak izleri
yüreklerde çalınan son besteydi ayrılık şarkısı…
Titriyordu bedenler
sığınacak bir liman kalmamıştı son gemiye,
ürkekti hayaller, kayboluyordu göz kapaklarında karanlığın.
Ve ayrılık bir daha mutluydu…
Son seferini yaşıyordu aşk…
Sokak aralarında boğuluyordu masum hayaller
su birikintilerini andırıyordu göz bebekleri
düşüyordu avuçlardan yavaş yavaş eller….
Kısa bir kıyamet gibiydi her şey
dünyanın şah damarı kesilmişti sanki
tutulmaya çalışılan gözyaşları
ve sessiz çığlıklar sessizliğini bozuyordu gecenin.
şiirime değerli yorumlarıyla ses veren sevgili canan korkmaz hanıma ve saygı hasan durmuş abime teşekkürlerimi gönderiyorum..