ziyafet

 

öğretmen;

            herkesten para toplar

            hemen  yemek hazırlatır

            ‘el-pençe divan’ durur

            horoz, rakı, yoğurt turşu buldurur

            valizine bal-peynir,

            süt, yoğurt, dolaz  doldurur

 

okul hayrına diye,

                        para istenmezdi hiç kimse

            ya da onlar da fırsat kolluyorlardı ki,

bu sayede borçlandırırlardı öğretmenimizi

            kollamazlardı öksüzü-yetimi

            yaşlıyı, fakiri, Allahın garibini

 

zavallı öğretmen;

kimsenin okumayacağı;

            müfettiş kitaplarını satar

bilmezdik; “çiçeklerin dili” 

                        ne işimize yarar

hangi imt(ih)anda çıkar

ne verir, ne öğretirdi

 

hiç birimiz anlatılan çiçekleri

            görmemişti,

            koklamamıştı,

            rengini bilmezdi

hatta adlarını bile telaffuz edemezdi

 

bi dene “nergis” vardı aş(i)na olduğum,

            Keklikoğlunun kızı

            ağabeymin akranı

onu da görsem bile ben tanımam bilmem,

            çok oldular şehre göçeli

 

sanmıyorum o kitaptan alanlar

“çiçeklerin dilini” okumuş olsunlar

belki de kitap okumaktan bu yüzden caydılar

karacahil kaldılar..

 

bizim köyde yaygın cahilliğin belki; 

en büyük müsebbibi

o cahil öğretmen,

o iriyarı müfettiş,

o zoraki satılan müfettişin kitabı

ya da yalakalık adına bu kitabı alanlardı

köy karacahil kaldı..

 

ama; hemen herkes aldı o kitaptan

o kitabı alannar sayasında yırtdık

                        sıra dayağından

öğretmenimiz de memnun du artık

 

okuldan, öğretmenden, çiftçilikten

biz de; farkına vardık;

çiçekler vardı bizimkilerden başka

okul öğretmen için değil,

dünya müfettiş içindi

bal-peynir, süt, yoğurt, dolaz 

bulundurmayan köylü olamaz

 

talebeler için de; bilmekten, öğrenmekten

farklı şeyler de varmış

müfettişten bize “aferin”

bizden ona alkış

 

hayat böyle daha güzeldi

tayinini halletti, halinden memnun öğretmen

işin yoksa ilme boya,

fenne batır-çıkar onca çocuğu

almayan kafalarına sokmak için didin İskiti-Hunu

“başka yapacak işi” olan öğretmen olur muydu

gerçi bu sayede öğrendik çiftçiliği,

ileşberliği sildik lügatten

öğrendik de ne oldu

 

o gitti,

hiç aramadı bizi,

birkaç yıl öğretmensiz (cahil) kaldık

anmadık,

aramadık

anmadı anmadık

eksikliğin farkına varmadık

 

biri ondan

öretmen diye bahsetse

kayarlardık

o öretmenise

Gabak Öretmen ne?

 
 
not: Gabak Öğretmen (benim okul öncesi dönemimde köyde olan) Arif Ali Bıçaklı'ya acil şifalar diliyorum.. Ellerinden öpüyorum..
 
tüm en saygın öğretmenlerime (yukarıdaki hariç) ve öğretmenlerinize derin saygılar sunarım..
 
ilk defa bir ölüme rahmet dilemedim.. bu hikayeye konu olan kişinin öldüğünü duyduğumda, bir de o yüzden devlete güceniğimdir..
 
istikbaldeki evlatlarını kime emanet edeceğini düşünmez mi diye
( Mektep 14- Ziyafet başlıklı yazı İ.ÇELİKLİ tarafından 24.09.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu