kimsesiz saatler
yarım kalmış gecelere inatla
avuçlarında bıraktığın
terkedilmiş yalnızlıkların
savrulan sözcükleri gibi
boğuk ve fazlaca ürkek
/yer altı bakışların/
sonsuzluğa uçarcasına
ateş renkli toprakların hayalinde
zamansız coğrafyaların sancısı
parçalar eskimiş suretleri
derin bir boşlukta kaybedilenlerin
yakarışlarına aldırış etmeden
az ötede korkuların başladığı yere doğru
sökülür düşünceler bir bir zihinlerde
hatırda kalan oyun sonrası sessizliğin
bir de yenilgi acısı üzerine
yabancılaşmak ihtimallerle
kimsesiz saatlerde
uzayıp giden hayalinin izlerini ararcasına umutla
cehennem kokulu karanlıklarda
hep o ihtimali dilerdi
yüreğinde eritmek bedenimi
ve sancısını küllerinde hissederek
yabancılaşmak
olanlar,
olmayanlar
ve
olasılarla…