Sen otuz yedinci ayın ışık vereni
Sen fallarda bile çıkmayan delikanlı
Yıldızlar yağdırıyorsun gecenin bir vakti
Yıllar aylar geçeli,
Demek ki vefa kaybolmamış hala
Pek ayıpladım doğrusu kendimi…
Sağır yaram özlemişim
Aramaz, sormazdım utandım
Geçmişe yolculuk yaptırdın yine
Özlenmiş tatlı gülüşün bile
Şehzadeliğin bir kenarda durur öyle
Kara prens oldun mu başka ülkelerde söyle?
Soruyorsun; nasılım?
Hala aynı sarı cadıyım
Birkaç yıl fazlasıyla
Sana göre endamlı sarıçiçeğim…
Yapraklarıma konan kelebeksin…
Bir zaman durup, yine göçeceksin
Ellerim uzanıyor eski düğümlere
Gözlerim karanlıklarda yosun tuttu
Hayallerimiz dolanır ayaklarıma
Gözlerim bu kez maziye dalıp giderken
Ne çok zaman geçmiş meğer
Kutuplara yollamıştım seni
Çöl sıcağından selam yolluyorsun
Bilmelisin ki; kurşun kalem verenim,
Sana şu an sevdalı değilim
Ben ki; denizlere vurgunum
Adanmış aşklar şehrinde duruyorum
Anladım ki; isimsiz bir ayrılık koparamaz bizi
Hiç bir ölüm ayıramaz kimliğimizi
Herhangi bir celse boşa çıkarmaz ikimizi
Biz eskimeyen hikâyeyiz
Zamanın orta yerinde öylece duracağız noktasız…
Sen hep böyle kal, hep bana can ol
Irak şehirlere bile gitsen, başucumda dur
Ne fark eder bedenin durduğu yurt
Sen hep aynı ol, sadece can gibi
Zaten hiç kimseye benzemedi bakışların
Hani o yağmurun cama ezgiler sunduğu esmer gecelerde kal
Sitemli tüm sözlerimi unut
Beni hep gülümseyen yüzümle ve neşeli halimle hatırla
Sus.. Yumdum gözlerimi, rüya ise bu uyandırma
Bil ki; gönüller bir, dileğin dileğimdir…