Atama
Kıbrıs Barış Harekatı sonrası.
Ekim 1974
Atama gördüğü postanede ilk günüydü.
Diğer memurlar, Müdür Beye dikkat etmesini öğütlediler.
Nasıl yaramaz ve hırslı bir adam olduğunu, ancak aşırı derecede iltifat edilmesinden hoşlandığını, kendisinin de iltifatlarda bulunur ve bir dediğini iki etmez ise hepsinin rahat edeceğini, yoksa çalışma saatlerinin ızdıraba döneceğini fısıldadılar kulağına.
— Hepimiz görevimizi yapacağız sadece! Çalışma tüzüğümüzde belirtilen çerçevede olduğu gibi, hepsi bu.
Gülüştü diğer memurlar…
Ataması çıkınca, kendisinden önce dosyası gelmişti.
Müdür Bey, uzun uzun incelemişti dosyayı.
Kıbrıs Barış Harekâtında, başarılı bir şekilde mors operatörlüğü yaptığını, ülkenin önde gelen mors operatörlerinden biri olduğunu, bir süreliğine dinlendirilmek maksadıyla, geçici bir tayin yapıldığını, söz konusu personelin her türlü sorunu ile yakından ilgilenilmesi hususu üzerinde hassasiyetle durulmasını ikaz eden yazıyı dikkatle okumuştu.
Kıskançlığı, yeni atanan memuru tanımadan, düşman olmasına yetmişti. Bu mors operatörüne karşı dikkat etmesi gerekti. Zira zeki insanlardı. İlk gördüğü anda onurunu kırmalıydı ki, sindirebilsin.
— Müdür Bey geliyor!
Kimin bağırdığı anlaşılamamıştı.
Odada aşağılayıcı bir telaş yaşandı. Sandalyelerin metal ayaklarının cıyırtısı çarptı tavana. Tavandan sessizlik düştü. Sahibinin bir dev olduğu düşüncesini, beyinlere çivi ile kazıyan ayak sesleri duyuldu.
Kocaman adamlar, süt dökmüş kedileri bile güldüren bir tavır takındılar.
Ayak sesleri odaya girdi. Yeni memurun önünde dikildi.
Mektup zarflarının bulunduğu masanın kenarında oturan yeni memur, sakin bir tavırla ayağa kalktı.
—Ben, yeni atanan memurum, Müdür Bey.
— Belli, saygısızlığınızdan. Ağzınızın içine kadar geliyorum da bir zahmet ayağa kalkıyorsunuz.
— Hayır Müdür Bey. Öyle bir düşünce içerisinde değilim. Aksine, siz kendinizi tanıtmayınca, ben tahmin ederek ayağa kalktım.
Karşısında, dimdik ve korkusuz duran, güven dolu kahverengi gözlerini kırpmadan, kaçırmadan bakan yeni memur, odaya düşen bir yıldırım hissi yaşattı Müdür Beye.
Bu, bedenini dik tutan ruhu eğmeli diye düşündü, Müdür Bey.
Masanın üzerinde ki zarflardan bir kaçını, yanlışlıkla eli çarpmışçasına memurun ayakuçlarına gelecek şekilde düşürdü.
Alaycı bir tavırla seslendi.
—Çok dik duruyorsunuz. Memur Bey, oklavamı yuttunuz?
Memur, aceleci bir tavırla eğilip, yere düşen zarfları aldı.
— Aferin işte böyle saygılı ol. Büyüklerin önünde eğil. Demek ki oklava yutmamışsın.
—Müdür! Dik durmam oklava yutmuşluğumdan değil. Zarfların üzerinde ki pullarda bulunan, Bayrağımın ve Atamın verdiği asilliktendir. Bu milli değerlerin yerlerde sürünmesine tahammülüm olmadığı içindir eğilmem. Ve unutma, bu değerleri korumayıp, kıymetini bilmeyenlere, kıymet öğretmeyi borç bilirim kendime. Şimdi müsaadenizle, çalışmamız gerek, mesai başladı. Odanıza lütfen.
Tavandan düşüp, yerde kalan çirkin sessizlik, duvar diplerinden sürünerek terk etti odayı.
Zarfların hışırtısı, telefon sesi, daktilo sesi, postaneye gelen vatandaşların sesi, memurların tebessümü ve radyodan gelen Atanın sesi doldurdu odayı ve gönülleri.
‘’MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET, DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.’’
Ali AKIN
Mors Alfabesi: Nokta ve çizgilerden oluşan bir alfabe. Telgraf dizgesi.
Mors Cihazı: Bu işaretleri almaya ve göndermeye yarayan cihaz.
Mors Operatörü: Mors alfabesini bilen ve mors cihazını kullanan.
(
Atama başlıklı yazı
Ali Akın tarafından
30.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.