Uyan gafletten ey gafil seni aldamasun dünya
Yakanı al elinden kim seni sonra kılur rüsva
Ne sandun sen bu gaddarı ki ta böyle anı sevdün
Anı her kim ki sevdiyse dinini eyledi yağma
Adavet kılma kimseyle sana nefsün yeter düşman
Ki asla senden ayrılmaz “ömür ahir olınca ta
İşitdün Hak resülünden nice ayat u ahbarı
Veli n’idem ki kar itmez bu öğütler sana asla
Bu zahir gözüni örtüp bana tut cnıla gönlün
Ki her bir sözün içinde tuyasın gevher-i ma’na
Kelam-ı Mustafa zevkin dimağunda bulagör kim
Mu’adil olmaz ol zevke hezeran menile selva
Kemal-i devlet istersen okı ayat-ı Kur’anı
Ki her harfün içinde var Niyazi bin dür-i yek-ta
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Ey gönül gel ağlama zari zari inleme
Pirden aldum haberi ol bi-nişan sendedür
Sendedür dostun ili sende açılur gülli
Söyler bu can bülbüli gül-i handan sendedür
Gezme gel bahr u berri kendünde iste sırrı
Cism ü cana hükm iden gizli sultan sendedür
Anladunsa sen seni bildünse can u teni
Gayrı ne var ey gönül cana canan sendedür
Ten tahtıdur bu canun can tahtıdur cananun
Ey Niyazi şübhesiz ol bi-mekan sendedür
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Ya Rab bize ihsan it
Vuslat yolını göster
Surette koma can it
Uzlet yolını göster
Eyledi heva garet
Oldı işimüz adet
Dergahın ulu gayet
Kudret yolını göster
Nefsümi hevadan kes
Kalbümi riyadean kes
Meylümi sivadan kes
Halvet yolını göster
Candan sanatalip kıl
Her ta’ate Ragıp kıl
Bir pire musahib kıl
Hizmet yolını göster
Ta’lim idüp esmayı
Bildür bize eşyayı
Tuymağa ev edna’yı
Hikmet yolını göster
Har içre biter gülzar
Nar içre toğar envar
Her şeyde tecellin var
Rü’yet yolını göster
Şol kim ola vuslatda
Halvet bula celvette
Bu Mısri’ye kesretde
Vahdet yolını göster
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Gelürse kesret-i nezzareden hicab sana
O demde surh-ı ruyun yeter nikab sana
Nic’etsin ayine mihr-i ruhunla aksini fark
Sen afıtaba müşahibsin afitab sana
Şerar-veş ederim düde-i cigerden red
Ger eylemezse eser ah-ı şu’le tab sana
O ab u tabuna var arızunda keşf eyler
Olursa kalb-i tabanda olur nikab sana
Mey-i tegafül nüş etme girme kanımıza
Siyah mesti-i çeşmün yeter sirab sana
Sad aferin gazel-i Rumiyanuna Saib
Ki verdi şehri dü- sad şevkiyle cevab sana
Aşıkım aşıkla kayd-ı masiva bilmem nedir
Siklet-i bigane hatt-ı aşina bilmem nedir
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Barekallah gülüstan-ı bülbülandı Aspuzu
Cenneti tezkir eder ali mekandır Aspuzu
Mu’tedil abü heva hemmüctemi’enva-ı zevk
Mecma-ıbezm-isefa-yı arifandır Aspuzu
Âb-ıhayvanı beğenmez hasletinden Dir Mesih
Aktığınca sanki bir ruh-i revandır Aspuzu
Câme-i hadrasın ayyâm-ı rebi’de kim giyer
Şüphesiz menzilgeh-i Hızr-ı zamandır Aspuzu
Her taraf pür meyve-i şirin leb-i dilber misal
Yeşil atlasla donanmış nevcivandır Aspuzu
Bâ medad Elmasu üzre nakşolur ebyat-ı sürh
Lâcerem sun’-i hüda’ya bir beyandır Aspuzu
Ol sebepten ehl-i pür-akl ü zeka vü ma’rifet
Mahzen-i ehl-i ulûm-i Kamilandır Aspuzu
Cenneti min tahtihel enhâr-ı tecri dens hûb
Hazihi cennât-i adninden nişandır Aspuzu
Ey Niyâzi ger dokumayaydı hiç bad-ı fenâ
Kim demezdi ana firdevs-i cinandır Aspuzu
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Dermân arardım derdime derdim bana derman imiş Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş
Sağı solu gözler idim dost yüzünü görsem deyû Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş
Öyle sanırdım ayrıyam dost gayrıdır ben gayrıyam Benden görüp işideni bildim ki ol cânân imiş
Savm u salât u hacc ile sanma biter zâhid işin İnsân-ı kâmil olmağa lâzım olan irfan imiş
Kanden gelir yolun senin ya kande varır menzilin Nerden gelip gitdiğini anlamayan hayvân imiş
Mürşid gerekdir bildire Hakk'ı sana hakk'al yakîn Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş
Her mürşide dil verme kim yolunu sarpa uğradur Mürşidi kâmil olanın gâyet yolu âsân imiş
Anla hemân bir söz dürür yokuş değildir düz dürür Âlem kamu bir yüz dürür gören anı hayrân imiş
İşit Niyazi’nin sözün bir nesne örtmez Hak yüzün Hakdan ayan bir nesne yok gözsüzlere pünhân imiş
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
DİVAN:Niyazi Mısri’nin en çok tanınan ve en çok sevilen eseri Divan’dır.Divan’ı ikiyüzden fazla şiiri kapsamaktadır.Bu şiirlerini bir kısmı bestelenmiş bir halde tekke ve zikirli meclislerinde söylenmektedir.Şiirleri yüzyıllardır halk tarafından bilinmekte ve okunmaktadır.
MECMUALARI:Niyazi Mısri’nin hatıratlarını içermektedir.Bu hatıratlar ikiye bölğnmüş halde kütüphanelerde korunmaktadır.Biri İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi Raşid Efendi Bölümü 1218 numazralı kayıttadır.Niyazi Mısri bu eserinde evliliği, çocukları ve onların doğum tarihi ile ilgili önemli bilgileri içermektedir.
İkinci bölüm ise Bursa Sultan Orhan Kütüphanesi 690 numarada kayıtlı olup Mecmua-i Kelimat-ı Kutsiye diye isimlendirmiştir.En çok tartışılan hatıratları burada yer almaktadır.Bu eserlerini Niyazi Mısri sürgün yıllarında yazmıştır.
ARAPÇA ESERLERİ:
MEVAİDÜ’L- İRFAN VE AVAİDÜ’L- İHSAN: 71 böülümden meydana gele bu eser tasavvufi konulardan ve hatıratlardan bahsetmektedir.”İrfan Sofraları” anlamına gelmektedir.
TEFSİR-İ FATİHATÜ’L-KİTAB: Niyazi Mısri tarafından fatiha süresini yapmış olduğu tefsiri içermektedir.
ED- DEVRETÜ’L ARŞİYYE: Arapça yazılmış, arşın on iki burç üzerinde olduğunu, kıyametin nasıl kopacağını, cesetlerin haşrin nasıl olacağını, kıyamet alametleri ve kıyametin ölüm olduğunu anlatan bir eser.
MECALİS: Maide, Enlam ve Nisa surelerinin yorumları yapılmış olup bazı cifr hesapları ve nasihatleri yer almaktadır.
TESBİ-İ KASİDE-İ BÜR’E:
RİSALELERİ
RİSALE-İ ES’İLE VE ECVİBE-İ MUTASAVVIFANE:Niyazi Mısri tasavvufa yönelen eleştirilere cevap vermiştir.
TABİRATÜ’L VAKIAT: tabirname adıylada bilinmektedir. Niyazi Mısri bu eserinde rüyalardan yola çıkarak bir müridin katetmesi gereken mesafeyi anlatmaktadır.
RİSALE-İ HASENEYN: Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in nübüvvet sahibi olduklarına dair görüşlerini ayet ve hadislerle ispatlamaya çalıştığı risaledir.
RİSALE-İ VAHDET-İ VÜCUD: Niyazi Mısri bu eserinde vahdet-i vücud anlayışını ayet, hadis, Arapça ve Farsça beyitlerle destekleyerek anlatmaya çalışmış.
RİSALE-İ ARŞİYYE: Bu risalede Bakara suresindeki Allah’ın Hz.Adem’i yarattıktan sonra isimleri öğrettiğine dair ayetle ilgili yorumlar yapmaktadır.Ayrıca bu risalede 1693 yılında müridleriyle Edirne’ye gelişinde başından geçenleri anlatmaktadır.
RİSALE-İ NOKTA: Bu eserinde Niyaz-i Mısri Hz.Ali’ye atfedilen “ ben besmelenin başındaki” “Be” harfinin altındaki noktayım sözünün açıklamasını yapmıştır.Hz Hasan ve Hz. Hüseyin’in nübüvvetinienkar edenlerin itikadlarının ne olacağı ve Yezid’e lanet okumanın gerekli olduğuna dair görüşleri içeren risaledir.
RİSALE Fİ DEVERAN-I SUFİYYE: tasavvuf geleneğinde yaygın olan sesli ve hareketli bir takım ritüeller ile ilgili çeşitli alimlerin görüşlerini ortaya koymuştur.
RİSALE-İ NEFİSE: hz.Ali’nin faziletinden ve Yezid’e lanet okumanın gereği ile ilgili görüşlerini açıklamıştır.
RİSALE-İ EŞRATU’S SAAT:Niyazi Mısri’nin kıyamet alametleri ile ilgili yorumlarda bulunduğu risaledir.
RİSALE-İ İADE:
ŞERHLERİ:
ŞERH-İ ESMA’ÜL HÜSNA:Mısri bu eserinde Halvetiye tarikatında süluk esnasında zikr edilen Allah, Aliyy, Hü, Alim,Kahhar, Hayy, Azim, Hakk, Vahid, Kayyum, Samed ve Ehad isimlerinin şerhlerini yapmıştır.
ŞERH-İ NUTK-I YUNUS EMRE: Mısri bu eserinde Yunus Emre’nin “Çıktım erik dalınanda yedim üzümü, bostan ıssı kakuyup dir ne yirsin kozumu” şeklinde başlayan şiirinin şerhini yapmıştır.
TEFSİRLERİ:
TEFSİR-İ TEKASÜR SURESİ: Tekasür suresinin tefsirini yapmıştır.
MEKTUPLARI: