Hislerimi astım darağacına
Hasretin bitirir yer beni beni
Değişmem cihanı bir tel saçına
Toprak et, önüne ser beni beni
Dağlardan aşırıp savur külümü
Kasırgaya döndür seher yelimi
Kavuşmasın gayri, bırak elimi
Dağdan kopan sele ver beni beni
Her gece düşünür, kafa yorarım
Rayihanı esen yelden sorarım
Gölgeni kucaklar, seni ararım
Uzat kollarını sar beni beni
Zehir zıkkım söyler, kaymak dillerin
Neden ses vermiyor, bozuk tellerin?..
Dikenler gürleşir, açmaz güllerin
İncitir bahçende har beni beni
Akıl firar eder, barınmaz serde
Hakikati görmez, gözümde perde
Vuslat kavşağına az kaldı der de
Hicran ateşine kor beni beni
El gibi kapımdan gelip geçersin
Muhabbet yerine, mülkü seçersin
Gönül ülkesinden çıkar, göçersin
Geçme uzaklardan gör beni beni
Bakışlarım donar o gül yüzünde
Saadet gizlidir bir çift sözünde
Denizler kavrulur, yanar gözünde
Aşkın tılsımıyla ör beni beni
Her derdin ilâcı elbet var ama
Tabip derman bulmaz yürek yarama
Gönüldür mekânım yerde arama
Gökte uçan kuştan sor beni beni
18 Ağustos 2005/TRABZON
Yayınlandığı Yer: Alkış Dergisi/Kasım-Aralık 2010
M.NİHAT MALKOÇ