Müslüman, teslim olan kimsedir; Amentü’ye… İlk maddesi “Allah’a iman” yeterlidir; diğerleri O’nu tamamlar. O’nun gönderdiği dinlerin özüne/özetine de “Şeriatların Ruhu” denir ki “Dinlerin özü” demektir. Bunlar da Amentü gibi, birkaç maddedir: 1- Dini korumak 2- Aklı korumak 3- Canı korumak 4- Malı korumak 5- Nesli korumak

Ben bunlardan “Aklı korumak” maddesine takılacağım. Akıldan türeyen felsefede filozoflar da birbirlerini akılla yıkarlar. O yüzden, bir değil; birçok akıl vardır. O zaman hangi akıl esas olacaktır ve bu akıl nasıl korunacaktır?

Geleneklerin yönlendirdiği akıl da öyle. Mesela, bizim Müslümanlıktan gelen geleneksel kültürümüzde “el-yüz” yıkanır. Nedeni belli. En değerli organlarımızı yıkayan ellerimiz temiz olmalıdır. 18 yaşına kadar bu ülkede yaşayan bir genç arkadaş, lise sonrası Almanya’ya gitmişti. Birkaç yıl sonra döndüğünde misafirimiz oldu. Sabah kalkınca önce yüzünü sonra ellerini yıkadı. Nedenini sordum:  “Yüzümü yıkayınca ellerim kirleniyor; elimin temiz kalması için” deyince şaşırma sırası bana gelmişti. Akıl, işte böyle bir şeydir. Bu yüzden dini kitaplarımızda akıl denmez; “akl-ı selim” denir. Pislik düşüncelerden korunmuş akıl.

Bu hafta haberlerinden biri: “Mevlid Kandili” aynı zamanda tüm dünyada kutlanan “Sevgililer Günü- St.Valentine’s Day” ile aynı güne isabet etti.”  Olabilir. Hicri-kameri takvim “dönerli” olduğundan; daha ne günlere denk gelecek. Kafamı karıştıran haber: Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez, Peygamberimizin doğum günü kutlamalarının yapıldığı Mevlid Kandili ile Sevgililer gününün aynı güne denk gelmesi nedeniyle bir açıklama yaptı:  “Ne güzel bir tesadüf veya tevafuk. Çünkü biz kendi kültürümüzde ve medeniyetimizde sevgili peygamberimize 'Sevgililer Sevgilisi' adını veriyoruz.” Ardından medyatik ve yağdanlık müftülerin balıklama dalışları ve bazı belediyelerin aynı düşünceyle kutlama programları düzenlemeleri.

“Kafan hiç karışmasın, sen din-ayet başkanından iyi mi biliyorsun?!” diyenleri duyar gibiyim.  Adam hem resmiyette bir numara hem akademisyen. O da bir düşünce. Dedik ya, bir sürü akıl var.

Bizler, Tanzimatı hazırlayan nedenler öncesinde, geri kalmışlığımızı örtebilmek için, “baskın kültürün uşağı” haline geldik. Bu ülkede 14 Şubat’ı “Sevgililer Günü” olarak kutlamayı seven büyük bir kitle var. Şu Papaz Valentine evlenmiyor da –papazlar ve rahibeler evlenemez- nasıl sevgilisi oluyor?! Flört mü yapıyor? Anlamış değilim; kafam karışık.

Kutlamaya karşı çıkmıyorum. Çünkü “doğum günü kutlamaya” yamuk bakan anlayışa karşı eşimin “Neden peygamberimizin doğum gününü kutluyoruz?” sorusuna sadece muhteva/şekil anlamında cevap verebildim. Sizi bilmem ama benim kafam orada da karışık.

Ben sadece “sapla samanın karıştırılmasına” karşı çıkıyorum.

Yazar Âdem Seleş’in şu düşüncesine de katılıyorum. İlahiyatçılara diyor ki: “Popüler gündemin kuklaları olmaktan utanmıyorlar.” Ben, utanıyorum.  Devam:

- 28 Şubat’ın nedenlerinden biri Kutlu Doğum Haftası ile 23 Nisan Bayramı’nın bir araya denk getirilmesi idi. O zaman Diyanet İşleri Başkanı veya dindar okur-yazarlar neden iki bayramı da bir arada kutlamadılar? O tesadüf post modern darbenin gerekçesi oldu.

- Çift kişilikli ve takiyyeyi içselleştirmiş bir halimiz var.

- Yılbaşı kutlamalarından halkımızı korumak için Mekke’nin Fethi Geceleri organize ederiz.
- Farz edelim Mevlid Kandili 10 Kasım’a denk geldi. Olur mu olur?”

Yılbaşındaki çift kişiliğimiz için yazdığım “Saksağan” yazısını burada da hatırlatmak isterim. Popüler gündemin kuklaları olmaktan utanıyorum. http://www.sendeyaz.biz/Yazi/44837/saksagan.html
Çocukluğumuzda, dilimize dolanan bir tekerleme vardı. “Amentü /Bir mantı…/ Yesem yesem doymasam…/ Kâbe’ye gitsem gelmesem / Çamura çöksem ölmesem”  Kabe’ye gidip gelmemeyi istemek iyi bir şey ama çamura çökmeyi istemek nasıl bir şey?!... Hâla anlayabilmiş değilim. Böyle bir ikilem olmasın?  Dedim ya, kafam karışık…

Ahmet Hakan’ın badana fırçası bıyıklarını sevmesem de şu sözleri hoşuma gitti. “Sevgililer Günü'nden nefretimin 8 nedeni:

1- Mevlid Kandili'ne denk gelince iki gün evvele alınabilecek denli iş bilir bir gün olmasından dolayı…

2- Bazı çevrelerde bugüne “Hıncal Bayramı” adının verilmesinden dolayı...

3- Çok kolay bir şekilde bir kasma ve kasılma günü haline gelebilme potansiyelinden ötürü.

4- Her şeyin bir anda kırmızı kalp şekline bürünmesinden dolayı...

5- “Sevilecek... Sev...” türü bir uluslar arası bir komutun bünyemde oluşturduğu alerjik reaksiyondan ötürü

6- Sonuçta kabağın erkeğin başına patlamasından dolayı...

7- Aşkın ve sevginin piyasanın canlandırılmasına alenen ve resmen alet edilmesinden dolayı...

8- Aşkın ve sevginin teşhirini teşvik eden bir yanının olmasından dolayı…

9. nedeni ben ekliyorum: “Sapla samanın karıştırılmasından dolayı!”

40 yıllık ilahiyatçı olarak meseleye bakıyorum; burada bir ikilem, psikolojik bir çatışma var ve kafam karışık.

Adamın birinin yaptığı bir karikatürü hatırlıyorum. Kıvır kıvır saçları olan siyah bir kafa yapmış, Arap ya da zenci elini başına atmış “kafam karışık!” diyordu. Ben 40 yıllık ilahiyatçı olarak, kafam karışık.

Sade vatandaş ne yapsın!

( Kafam Karışık başlıklı yazı Mustafa IŞIK tarafından 14.02.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.