Adını koyamıyorum artık yaşanmışlıklarımın
Anlatılmaz yaşanırdı belki
Gidişler gelişler içinde kayboldum hep
Bir girdap içerisinde yuvarlandım durdum
Denizi olan bir kıyı arıyorum şimdi
Gözlerimi kapatan kirpiklerimle
Senden arda kalanlar
Bir kapı arkasında gözlerimden hesap sordular
Vuslattı senden kalan her gece
Bitmeyecek diyeceksin
Çığlık çığlığa kaldığım yitik bir şehirde
Ben sana daha ne diyeyim
Mezara mı girmek lazım
Yası içimde yaşamamak için
Her gün biraz daha umutlarımı alıp giden zaman
Kaybolan benmiyim
Yoksa
Harcanan umutlarım mı
Umarsızca avuçlarına düşen gözyaşlarım mı
Ne bilirsin sen gidecek bir yerimin olmadığını
Kim sorar gidişinle tükenen dermanımı
Kim sorar sahipsizliğimi
Ve kim sarar yaralarımı
Adını koymuyorum artık yaşanmışlıklarımın
Sonsuz bir suskunluğa bürünsün dilim
Bana kalan sessizlik olsun
hadi git benden uzaklara git
Yüreğim gibi sessiz yüreğim gibi mağrur
Sende yetim kal
Beni sen yaktın
Sen kendini yaktın
Arzuladığım herşey daha uzanmadan kül oluyor
Hangi adam benim içimi yakan
Hangi düş içimdeki böyle talan
Mülteci yüreğim şimdi sensizliğe kucak açıyor
Yüreğimin sesizliğine kirpiklerimde yağmurlar yağdırıyorum
Düşlerime bile kabuslar salıyorum tek tek
Belki de ilk defa kendimden korkuyorum
Dünlere kattığım her bir yarınım için birer kilit vuruyorum dilime
Sabrımın son demindeyim sevdanın son seferinde
Suskunluğumun adını sen koyuyorum
Ve adını koymuyorum artık yaşanmışlıklarımın
Gidişlerine yorgun bir beden sunuyorum
Ve ben sana suskunum sana yorgun
Adını koymuyorum artık yaşanmışlıklarımın
Bende kalanlar anlamsız
Bende kalanlar zamansız
Yokluğunun tabiri yok
Tarifi hiç olmadığı gibi
Şimdi sen bende isimsiz mezar gibisin artık
Ne adın kaldı ne de tadın...
Yazarın
Önceki Yazısı