Bugün önemli bir günün yıldönümü. Bu satırların yazıldığı tarihte 45 yıl bir yastığa baş koyduğumuz sevgili eşimle düğün günümüzün yıl dönümüne yaklaşıyoruz. Neredeyse bir ömür süren birlikteliğimizde acı tatlı günler yaşadık, herkes gibi...
Birçok sevgili yakınlarımızı kaybettik. Ameliyatlar, felçler olduk. Ölümcül kazalar geçirdik, üzüldük. Ev, arsa, araba, çeşitli eşyalar aldık, çocuklarımız, torunlarımız oldu, onların mürüvvetlerini gördük, sevindik. Ağlayarak askere gönderdik. Teskerelerine sevinerek tanık olduk. Önemli kararlarımızı “Ben” diye değil, “Biz” diye imzaladık.
Eşimi CANBOLAT olduktan sonra tanıdım. Onun en büyük özelliği, hastalara karşı derin zaafıdır. Kim olursa olsun. Ölümlerde, cenaze sahibinden çok, o ağlar... Vefasına ve fedakârlığına sınır çizilemez. Herkesin doğum, düğün, nişan tarihleri gibi önemli günleri belleğindedir. Emeğini kimseden esirgemediği için misafir gittiğimiz her evin mutfağındadır. Bir gün Osman Karanfil’in: “Bacı, nereye gitsem bulaşıkta sen varsın. Dügüne mi geldin, bulaşık yıkamaya mı?” Gibi takdir ve teşekkürle karışık uyardığını anımsarım.
Belleği çok güçlüdür. Kalabalık ve dağınık öz yeğenlerimi, çocuklarını, eşlerini, hatta eşlerinin bir kısım akrabalarını isim isim tanır ve onların hatırlarını sorar. Ayrı ayrı... Onun için olmalı yeğenlerimin görünür yerlerdeki duvar albümlerinin başköşelerini kimselere kaptırmaz. O... Ho...o, bizim esamemiz bile okunmuyor, albümlerde, duvarlarda...
Şimdi onun için karaladığım bir şiirimsiyi yazıyorum sevgililer günü şerefine:
SEVGİLİ
Melek gibi hastanede, evimde,
Eledin beledin sardın sevgili,
Kara günlerimde yanı başımda,
Yakın bir dost gibi, arkadaş gibi,
Teselli kaynağı oldun sevgili.
Hayatıma bir gün giriverdin de
Ailemden biri oldun sevgili.
Eren’den sonrası kız olsa derdin,
Emre’nin gelişi seni çok gerdi.
Sezen, Damla, Doğa peş peşe geldi
Ada’yla murada erdin sevgili.
Adaletti, dürüstlüktü amacın,
Hileye hurdaya kördün sevgili
Çalıştın, didindin, yoruldun ama
İkinci bir yaşam verdin sevgili…