Çelimsiz bedenimi taşıyan yorgun ayaklarımın attığı her adım,zihnimin zaman anlayışında asırlar kadar sürmekte idi.Varacağım menzile yaklaştığım her saniyede bakışlarım ve yüreğimdeki hasret duygusunun odaklandığı nokta adımlarımdan hep ileride idi…
Biliyordumki son tepe ve bu tepenin ardında hasretin bittiği son şehirdi.Bir film şeridi gibi geçti anılar zihnimden.Bir kırkikindelerde bıraktığım,ardımda hasret tohumları ektiğim ıslak gözlü yarin bakışlarında yitip giden otobuste olmak bir kez daha kahretmişti beni.Günün birinde tekrar bu şehire geleciğim aklımın ucundan bile geçmezdi…
İlerisi olmayan düşlerle hesapsızca ayrılmıştım,sanki ben giderken ardımdan sallanmayan eller bu defa kucak açacakmıydı,yada bekliyormuydu bekleniyormuydum?Bu duygular la sorgularken zihnimi,bir an şoförün kontağı kapatığı motor sesinin susması ile otobusteki kıpırdanma ,tatlı telaş ve kavuşma heyecanına tanıklık ediyordu gözlerim…
İçinde okuduğum kitap,cüzdan.telefon ve birkaç parça eşya olan çantam ağır gelmişti elime.Aklım ise taşıyamadığım kadar ağır duygulardan bitap düşmüştü.Sanırım otobusten inen son yolcuydum.Dışarıda ilk baharın dingin bir havası ve insanı kendine getiren rüzgarlı bir serinliği vardı.Şehrin mistik sevda kokulu havası çarpıyordu yüzüme .Etrafıma baktığımda tanıdık bir yüzün olmayışı şaşırtmadı beni,bekleyenim yoktu…İçimi bir hüzün kaplamıştı,kucaklaşan sevinç çığlıkları atan mutlu insanları görünce ortamın mutlu havasından olsa gerek diye düşündüm.gözlerimden yanaklarıma süzülen ılık yaşları silerek kendime döndüm.Gelmemişti beni almaya,tabi gelemezdi çünkü ona söylememiştim,geleceğimi bilmiyordu.Bir an otobusun bagajına yöneldim ,
---offf yaaaaaa
----Tabiki bagajım yoktu…
Neden glediğimi bile bilmiyordum bu şehre ,gözüme kestirdiğim istikamete yöneldim ve caddeye çıktım.Önce zihnimi toplamalıydım,zamana ihtiyacım vardı.Ne kadar yol yürüdüm yada ne kadar zaman geçti farkında değilim.Gornaya basan ticari taksiye işaret ettim ve bindiğimde içerinin sıcaklığınında üşüdüğümü daha iyi farkettim.
Avuçlarımda sıktığım adres eskici kahvecisi yazıyordu,demekki farkında değildim ama yüreğim ve zihnim anılarımı tazelemeye ihtiyaç duymuştu.Neden dedim neden?Bunca yolu sırf aklımın iplerini koparan kahrolası anıları tazelemek içinmi tepmişti bu ayaklar.Kurtulamadığım neydi SEVGİMİ yoksa SEVİLMEDİĞİMMİ avuçlarımdaki hazine neydi,benim için kılını bile kıpırtmayan umursamayan vurdumduymaz sevgilinin nesiydi…Acaba oda benim gibi anılarını tazelemek isteyip özlem duyduğu geçmişi yaşamak için bu şehirde olmasına karşın kaç kez gelmişti bu eskici kahvesine.yada uğramışmıydı buraya hiç..
Taksiciye ücret öderken bir an gönül anlat dedi,taa buralara kadar neden geldiğini bunca yolu niye tepdiğini ve bu kafenin önünde ne işim olduğunu.Haykır herkes bilsin dedim..Ama her zamanki suskunluğum hakimdi halime ..
Köşedeki masamıza oturdum açık bir çay istedim ve iyi geldi duygu yüklü halime .Yudumlarken her yudumda hasretini içtim,göz yaşlarım bahar yağmurlarını aratmazken garson çocuğun şaşkın bakışlarına aldırmadım.Hıçkırıklarım yan masadan duyulurken bile utanmadım göz yaşlarımdan.Ben seni sevmekten utanmamıştımki.Kaç saat oturdum ne kadar zaman geçti bilmiyorum ,kapı her açıldığında içeri sen gireceksin gibi gözlerim kapıya odaklıydı.Birbirine sarılan sevdalılar,kahkalar atan mutlu sevgililer dakika saniye her an yaralıyıdı duygular.Demiştin aşkları benim aşkıma benzemeyen aşıklar….?Evet aşkları senin aşkına benim aşkıma bizim aşkımıza benzemiyordu,ama onlar mutluydu beraberdi bizse ayrıydık,ve bize benzemeleride mümkün değildi,,,
NOT…