sessizliğim de büyür,
sensiz gecede...
inatçıyım,
aşkın uyuyan ırmaklarında
sen gibi bir gönüle meyilli, yandaş.
ne korku ne kin
cevabım gözlerimde,
sapla saman ayrımı...
gariplik duygusu,
bilsen!
çocuk...
yok,
hiç yok inan
ilk gece düşleriyle sonunu getirip
sonsuza yanım da kalan.
bu belki benim suçum
gerisi; zaten yalan!
hep camlarıma vurdu yağmur
vurmayanlarına da ben ihanetim.
sonuçta kıyı da ve benim havasız limanlarda kalan...
insan, bir an
çok yüksek bir binanın yüksek katında,
geçerim geçmesine kendimden ama,
denize bakıp seni düşünmek
denize dağ'mış sın gibi hep seni demek,
belki de tek gerçek günden elime...
kadın,
ah suskun kadın!
öpüşler
kırılgan gelincikler,
çiçeklenen aşkım da
ölümden gayrısız gülüşler...
soldukça ben
nasıl biliyorsam dünyanın solduğunu,
yitik zamanların bir adı olmadığını da bilirim elbet...
tut ki bende sevda
tut ki sende yangın
tut ki
hepsinin yalan olduğu yerde anladın değil mi canım!
yoksamız hazin hikaye...
bu gün
ne de çok yalnız bıraktın beni
türkülerin koynunda...
o
eski mevsimlerin
kanadı gümüş kuşları
kanadı gümüş aşkları
düş olup düş kalmasınlar diye
sol elim gözlerimi kaparken
sağ elim göğüste bir hançerin sapında,
umutlarımı şerefine kaldırıyorum
gülüşlerinde bir garip, ben
İstanbul yangınına...