büyüdüm belki ben
içimdeki beni büyütemeden
hayallerimle sarmaş dolaş uyurken
beyaz düşler ülkesinde
ve büyüdüğümü bilmedim yıldızlı gecelerde
çocukça düşlerimde sevdim seni imkânsız gelmiştin oysa
ama ben imkânsızı sevdim hep
çocukluğumdan buyana
sense daha başında esen kavak yelleri
yaşamadığın hayatın ayak izleri
masum tebessümlerin ardındaki gizemi çözmeden
öylece kapılmıştım rüzgârına
kim bile bilirdi ki
maskelerin altındaki gerçekleri
buğulu bakışların ötesindeki karanlığı
beyaz düşlere giydireceğin kefeni
ve hayallere kazdığın mezarları
kim bilebildi ki
şimdi çaresizliği avuçlarımda sıkıp düğüm düğüm çözmek istiyorum
boğazıma takılan sevdanı
ellerinin soğukluğu üşütüyor yarınlarımı
ses / sizliğim gözlerimden akıyor
hayallerim göç ediyor artık buz kesen mevsimlerimden
yoksun
yokluğun mu yok eden beni
çaresizliğim mi
sus kalışı mı yoksa umutlarımın
kapanan perdeler ve sessiz alkışlar kalıyor geride
gözyaşlarına boğulan seyirciler
ve kuliste rolünü soyunan
senaryosuz bir oyunun başrolü
ben
yoksun
ve yok oluşu sevdamın
siyah gecelerin beyaz rüyası
uykuyu haram sayan gözlerim
çıkmazlar içinde ben
ve yolun sonunda yine sen…
korkuyorum
benliğimi kaybedip senliğimde yok olmaktan
yak hadi ne kaldıysa geride
ve savur küllerini evrene
küllerinden hayat bulur belki bir gün
sevda denilen bu illet-i güzide………………….!!!!!!!!!!!!!!!