Tut ki; ekmek kadar kutsal,
Aş kadar muhtaçlıksın bu bedende
Gözlerinden bağ bahçelere dalıp kara zeytinler tadıyorum
Say ki; bir nebze niyetlendim göz çizgilerine
Kaşlarını kaldırsan oruca duracağım
Olamaz mı?
Kimden istemeli seni allahın izniyle bilmem ki
Çiçeklerden hangisini seçsem ki ellerine yakışsa
Hangi diyarın şekeri damaklarını tatlandırır
Söyle gidip bulayım...
Düşün ki; su gibi kıymetlidir lugatın
Uzanılmaz doruklarda memba mısın ne
Yaz günü hararetden kurudu dilim damağım
Avuçlarından sunacağın denizlere talibim
Parmaklarının arasından süzülmeme izin verme
Müsade et akayım damarlarına
Bir damla dilek gibisin... bir damla...
İmkansız mı ?
Kapılarımın eşiğine rica minnet
Bir avuç ses verir misin
Şimdi o gün gelene kadar
Hangi tınıya dokunsam sen olmayacak
Hasret kalacağım harfler fısıldamana
Bir cümleme dokunsan kafi
Bir harf miktarı seslen
Alfaben yine senin olsun
Bana özel bir kelime fısıldayıver
Varsayalım: yönümü sana çevirip günde beş vakit sen kılıyorum
Alnını her seherde tavaf ediyorum
Farzedelim; takvaya ereceğim bir cümlen ile..
Sadakat ibadet değil mi?