Kurgulanmış bir zaman diliminde misafir olacağı kasada saklı mücevher değerinde yarınlara kök salacak minicik bir yumurta korunaklı köşkünde kendi halinde derin bir uykudaydı... Uyuya uyuya büyüyecekti varlığından henüz bihaber ebeveynlerinin…Hiçbir şeye gereksinimi yoktu şimdilik...

       İrem bahçelerinde; tuba ağacının dalları arasındaki nurdan beşiğinde kulağına huriler tarafından fısıldanan ninnilerle hiç uyanmadan biteviye düşsüz uyuyarak sepiliyordu...

      Billur ırmakların çağıldayan sesi cennet hurmalarının  doyumsuz rayihaları sanki kendisine hamilik eden meleklerin görünmez buhurdanları  arasında henüz ruh üflenmemiş bedenini sarıp  sarmalıyordu...

      Ara sıra varlığını hissettirerek sebepsiz yere bade içmiş gibi tatlı, tatlı başını döndürüyordu canımın... Çürük meyvenin kokmuş balığın bozulmuş yumurtanın ekşi /buruk tadını almış gibi midesi arada bir çalkalanıyor, safrası kabarıyordu...

       Gün geceye devrederken nöbetini koku içinde kokular geldi hassas burnuna. Buz gibi dilimlenmiş karpuzun o serinlik veren tatlı,sulu tadını ağzında hissetti şubatın ayazında... Olacak iş miydi? Zamansız mevsim meyvesinin hasretliğini çekmek gecenin kör karanlığında...

       Gök simsiyahtı aralıksız ve şiddetli bir yağmur yağıyor, sert bir rüzgar camları kamçılıyordu acımasızca bir kuşluk vakti. Saksıdaki mahzun menekşelerimle arada bir konuşuyordum, yavrularını uçurmuş bir ana kuş gibi yapayalnızken. Uzak diyarları yakın eden sıcacık, nükteli, şen bir sesin verdiği müjdeyle savruldum odadan odaya şampanya şişesinin sarhoş köpükleri gibi...

       Dışarıda ki kurşuni renkli öfkeli bulutlar yavaş, yavaş kaydı ufkun siluetine doğru. Güneş pırıl pırıl parladı masmavi gökyüzünde, ebemkuşağı kucakladı atmosferi tayfında ki tüm renkleriyle. Çırpınan deniz duruldu, deli yel tüm kızgınlığıyla kovaladı pamuk kümelerini. Saksıdaki boynu bükük menekşelerim coştu, çiçeklendi. Amber kokulu toprak buğulandı, yükseldi açık pencereme doğru...

      Geçen yıllarımı saymayalı epey zaman olmuştu, hatırlatıverdi şen, şakrak sesiyle canım unutmak istediğim yaşımı... Torunlarının elinden tutup; yüzmeye, baleye, tenise, tiyatroya götüren yaşıtlarımı anımsatıp, bana çok güzel bir görev ve ünvan yükledi asla yüksünmeden üstleneceğim...

      Minicik bir kalbin bedenlenen görüntüsüydü ekrana yansıyan, doyumsuz gülücüklerle izlediğim. Kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu heyecandan. Çarçabuk kucağıma alıp ipeksi tenini koklamayı arzuladığım canımın canı karşımdaydı, işte rahat ve huzur içinde kıvrılmış kaygısızca uyuyordu...

      Kollarımızı  dolduracak sevgilinin gelmesi beklenirken; aramıza katılacağı günü büyük bir sabırsızlıkla istediğimiz miniğin tüm eşyaları hazırlanmıştı. Israrlı çağrılarımıza çığlık çığlığa cevap vereceği günü bayram coşkusuyla kutlayacaktık. Duygu  ve düşüncelerimizin  kirlendiği, değerlerimizin pek çoğunun çiğnendiği bu acayip Dünya'mıza inat ak tuvaller gibi apak doğacak miniğimize duyduğumuz sevgi dolu sözcükleri sıralayacağımız, kapağı nazarlık ve melek figürleriyle bezeli bir defter edinerek bendenize düşen sayfalara öğrencilerime daha önceleri hitap ettiğim gibi ona da seslenmek istedim...
 
      Sevgili miniğim;
 

Yaradan tarafından ayarlanmış saatinin dolmasını  canı gönülden bekliyor sağlıklı olarak aramıza hoşluklar getireceğin anın gelmesini iple çekiyoruz...

 Sen iki taraflı asker torunu, asker oğlusun. Yüksek karakterlilik, ilkelilik,tutarlılık, vatanseverlik, ahde vefa duygusu büyüklerinden aldığın genlerinde mevcut...

Aynı izleri takip edeceğinden, Ata'mın açtığı ışıklı yoldan ayrılmayacağından eminim..

Mayanda bulunan sevgi tomurcuklarını her daim yeşert  katışıksız sevgini her canlıya cömertçe dağıt...

Toplumsal duyarlılığını her platformda göster hak yeme, hakkını yedirtme...

 Yılandan değil, yalandan kork..

 Gönül ve kalp fakiri insanlardan uzak dur...

Kendi içine yabancılaştığında, sığındığın limanda ki gemileri yakmaktan imtina et...
Arkadaşlarınla olan ilişkilerinde esneklik, saygı, özgürlük tanı...
Zekanı iyi yönde kanalize et, öğrendiğin her bilgiyi dağarcığına atıp, kültürlü bir birey olarak yetişmeni sağla...
Kitap en iyi arkadaştır. Bol,bol okuyarak boş zamanlarını iyi değerlendir...
Menfaat zehiriyle kirletme o tertemiz safiyane duygularını...
Kutsal alın terinle çıkart nafakanı, harama el uzatma...
Gençlik denen o rüzgarın savurmalarına kapılıp, kötü alışkanlıklar edinme...
Pusulasız olduğunu bildiğin gemilere binip, yolunu bulmak için arayışlara girme...
Küçüklerine sevgili, büyüklerine saygılı ol...

Hamuruna katılan insanlık rengi zaten engel olacaktır  yapacağın her türlü hatalarına; belki de sana verdiğim öğütlere bile lüzum kalmayacaktır...
Seni çok sevdiğimizi; ikbalinin parlak olup yüksek makamlarda hesapsız, çıkarsız hizmet edeceğini, başarılarınla gururlanacağımızı bilmeni istiyorum...
 Ömrün uzun ve sağlıklı, kader yolun engelsiz olsun...

 
       Hadi benim minik yüreğim... Arda'm gel de eksiğimiz tamamlansın; ailenin nesebi yürüsün, geleceğimize doğru...

 

 

( Doğmamış Torunuma... başlıklı yazı F.TÜRKDOĞAN tarafından 21.04.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu