Yiğit Karan’a kızdım oyuncaklarını dağıttığı için. Ve kalkıp bana dedi ki: “Baba, kızma bana yoksa sevmem seni… Baba kızma ki ben seni seveyim.” İşte Yiğit Karan işte yeryüzündeki en büyük güç:  Biz adına sevgi diyoruz bu gücün…

Bu ceza hiçbir kitapta yazmaz ve hiçbir kanunda yer almaz. Aslında kendini ve rabbini bilenler bunu ne manaya geldiğini idrak edebilir ve yaşamlarına uygulayabilirler. Âlemin özünü teşkil eden ve yaratıcının mutlak güzelliğini ifade eden sevgi sözcüğü Yiğit Karan’ın en büyük silahı. Düşünün kavga ediyorsunuz biri ile ağız dalaşına giriyorsunuz, tartışıyorsunuz ve muhatabınıza şunu haykırıyorsun “Fazla ileri gitme sevmem seni…” diye…

Komik gelebilir belki, fazla masum da gelebilir, tesirli görülmeyebilir denemekte fayda var lakin.

Tehdidin azametine bakın ve tadını çıkartın… Bu ne yaman sevgidir bu ne hadsiz bir güvendir ve insanı yokluğunda tarumar eden güzelliktir Ya Rab!

            Öğretmen kızdı mı size hemen sarılın bu silaha: “Hocam bak bir daha kızarsan seni sevemem” diye… Etkilenmeyecek yoktur sanırım.

            Arkadaşınız üzdü mü sizi… Hemen sarılın bu sihirli güce: “Bak sevemem ha!” diye…

            Sevdiğiniz size naz mı yaptı? Hemen hücuma geçin: “Seni sevmekten men ediyorum kendimi” diye…

            Hakem yanlış karar vermiştir bütün tribün tempo tutup “Hakem pabucu yarım artık seni sevmiyoruz” dese küfür etme yerine daha manalı olmaz mı?

            Çarşıda pazarda sanalda reelde vesairede her yerde her mekânda… Yanlış yapan biri mi var size? Hemen çakın suratın ortasına bir çift: “Seni sevmem” yumruğunu… Parça tesirli bir bomba tabir olup muhatabınızın yüreğinde inan ki o an fark edemeyeceği bir moralsizliğe sebebiyet verir, kısa bir süre sonrada onu yaşayan bir mevta haline getirir.

            Dünyanın herhangi bir noktasında- size binlerce kilometre ötede olsa- herhangi bir insana “seni sevmiyorum” dediğiniz vakit dahi onda bir huzursuzluk bir demoralize olma hali ortaya çıkar. Deneyin isterseniz…

            Haber bültenlerinde alt yazı…”Flaş haber” diye… “Yeni” diye… Bir alışveriş merkezinde vuku bulan ben sizi sevmiyorum fitilli tahrip gücü son derece yüksek ve o derece mahcup edici, rezil edici, kalp kırıcı ve maske sökücü bomba patladı… Olayla ilgili gelişmeler size aktarılırken bu bombanın insanları sessizliğe ve yalnızlığa iten müthiş gücü karşısında şaşırmamak elde değil. Herkesin bakışları yere çakılı, renkleri morumsu, elleri titrer bir halde öylece donup kalmış vaziyette idi. Ben sizi sevmiyorum fitilli bombayı sarf eden kişi de olay yerinde yakayı ele vermiştir. Herkesin başını yere çevirdiği yerde bir tek o dimdik duruyor ve gözlerini sağa sola çeviriyormuş. Ve ağzında hâlâ “ben sizi sevmiyorum” varmış.

Bir toplumun suratının ortasına okkalı bir yumruk gibi inen sevgisizliği alenen beyan eden kimine göre mecnun kimine göre dahi olan bu zatın oluşturmuş olduğu karizma oradaki herkesi sarmıştı. Zafer kazanmış bir komutan gibi insanların tek tek gözlerinin içine bakan ve onların derinlerine değin tesir eden nazarların sahibi haykırıyordu yine. “Sizi sevmiyorum diye…”

            Sebep olduğunuz faili meçhullerden dolayı… Çalıp çırptığınız tüyü bitmemiş yetimin hakkından dolayı… İnsanlarınızı bir makam uğruna mimleyip yaktığınızdan dolayı… Çocuklarınızı uyuşturucu ve bilumum maddenin egemenliğine sürüp maneviyatın köküne dinamit koyduğunuzdan dolayı… Kadınları ölesiye dövüp terk etmenizden dolayı, sütünüze su karıştırdığınızdan dolayı. Yalancı olmanızdan, hırsızlık yapmanızdan, vatanınızı bir kalemde satmanızdan ve milletinizi sevmemenizden dolayı… Sesi kulaklarımızdan beynimize gidiyor ve orada bir güzel şamarlıyordu ruhumuzu…

            Ben sizi sevmiyorum bir makaraya dolanan ip gibi boğazımıza sımsıkı sarılırken nefes almak için yine sevebilen birilerine ihtiyaç duyuyorduk. Herkesin kirlendiği bir dünyada mutlaka temizlenen birileri de var oluyordu her vakit. Bunlar sevebilenlerdi… Herkesi ve her şeyi sırf ulu nazarın hürmeti üzerine, sırf yaratıcının yaratmış olması adına seviyorlardı. Sevdikçe daha çoğalıyorlar ve daha ilahileşiyorlardı… Yüzlerine inen nur onları kutsi bir hal sokuyor ve sempatilerini artırıyordu…

            Sayın okuyucu okumazsanız bir, okuyup beğenmezseniz iki, beğenip yorum yapmazsanız üç, yorum yapıp paylaşmazsanız dört… Evet, tam dört kere sevmeyeceğim sizi… Yiğit Karan ağzıyla hitap ediyorum sizlere… Ve ben sizleri hep sevdim, geniş mi geniş zamanları ihtiva edecek şekilde hem…

En geçerli akçe sevgidir; geçmişten geleceğe…

            Sevin gayri…

( Okumazsanız Sevmem Sizi başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 10.05.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu