Vurduk
vurduk genç ellerimizle
daha on sekizinde bütün
eflatun renkli aşk damarlarımızı
buzlu zirvelerde alaza vurduk
dokunulmamış ebrular gibi hayallerimizi
vurulduk
aç
susuz
malul kaldık
yanık çizgilerle yıprandık
kalmadı
ne sevgili
ne ana
ne baba
ne acı
ne çocuk kalbinin o titrek çırpıntısı
zamanımız yoktu
egilip iki damla göz yaşı bile dökmedik
her saat başı yanı başımızda düşen
o genç insanların geniş alınlarına
vurduk,
dört nala giden atlılar gibi
vurduk geçtik yanlarından
o çıplak göğüslerini, rüzgara bırakarak...
bana
kırmızı bir mendil ver
ver ki:
kan ağladığımı kimse bilmesin...
Kadriye YAPICI
07.18.2010