Pazardan mezara, dinini hatırlayanlar, ortaçağ engizisyon tezgahından geçerek,gerçek dinlerini unuttular.

                Engizisyon tezgahı,o günkü hristiyan din adamlarının oluşturdukları,menfaat çetelerinin,krala rağmen daha çok  sömürmek  için katı uygulamaları sonucunda, ortaya çıkan bir tezgahtır.

                Çeteler öyle azgınlaşmıştı ki kral dahi meşruiyetini, papazdan alıyordu.

                Dinin,allahdan( öyle veya böyle-)egemenliğin kaynağı veya uygulanırlığının uzaklaşması neticesi, boşluklar doldurulur kaidesince,hristiyanlık protestanlaşmış,protestanlaşmayanlarsa,katı kurallardan uzaklaşarak sadece pazarları ve mezarlıklarda ayin yapar olmuşlardır.

                Günümüz islam toplumları, çağın gerisinde kalma faturasını neredeyse allah korkusu olmasa allaha çıkaracaklardır.

                Orta çağ hırıstiyanlığının yaşadığı çelişkiyi ne yazık ki islam toplulukları bu çağda yaşıyorlar. Bunun altında yatan asıl sebep;Orta çağ hristiyanlığındaki gibi yönetenler,dine yaklaşmak için asıl kaynağı es geçip,tali unsurları yani cemaat ve liderlerini kullanmalarıdır.

                Kendi eliyle menfaat gurupları oluşturan devlet,bireyin manevi kısmını yok farz ederek, engelleyıcı kanunlar çıkarırsa, cezalar uygularsa,bunlar sadece  muhatabda somutlaşır.

               Oysa din vakıa, olarak algılanıp, tedbir alınacaksa çözüm üretecek şekilde alınmalıdır. Yoksa din görmezden gelinirse,bizzat menfaat çetelerinin bu alanda at koşturmasını engelleyemezsin.

                 Çünkü bilinen,birey maddi ve manevi alanlardan oluşur,manevi alanı komünist Rusya daki katı rejim le dahi kaldıramadı.

                 Yasaklar ve cezalar ,her ne kadar sistemin nefsi müdafaası gibi algılansa da uzun vadede kendi kendine zarar vermesi sonucunu doğurur.

                 Nitekim,Rusya çatırdayarak çökerken, 30 yıl önce bunu hayal bile edemezdiniz.

                   Oysa unutulmasa idi komünist doktrin,Karl Marks ça bile geçen yüzyılda ezilen sınıflar için daha mutlu bir insan merkezini kabul etmiştir. Fakat insanı madde olarak kabul edip maneviyatı yok farz ettiği için SSCB ancak 80 yıl yaşayabilmiştir.

                   Bu durumda insanı bütün olarak algılamayan, insanı gözardı eden sistem uzun vadede kendi sonunu hazırlar sonucunu çıkarabiliriz .

                  Bir bir bireylerin mutluluğu,matematiksel olarak toplamı teşkil eden toplumun,mutluluğu sonucunu çıkarır O takdirde bireyi göz ardı eden aslında  topluma karşı suç işlemiş olur.

                    Bu tür problemlerde ön kabul olarak herkesin, aynı anda mutluluğunu sağlayamacak oluşunuzdur. zira zamanların en nurlusu ,ASR-I SAADET zamanında dahi  mutlak mutluluk sağlanamamıştır.

                    Sistemin devamlılığı ve bekaası genel toplamla, ilgilidir. Terazideki şaşırmışlık ,600 yıl bile geçse illaki egemenliğin el değiştirmesine yol açar.

                    Sistem ,insanı ele alırken kendi insanı,genel anlamdaki insandan önce gelecek dir .Önce kendi insanının mutluluğu ve huzurunu sistem sağlayacakdır.

                   Sistem dışarıdan gelen baskı ve dayatmalarla bunu gerçekleştiriyorsa bunun altında yatan acı gerçeği elbet bir gün tarih gösterecektir.

                    Bu sebeple sistemi yönetenler dik duruşları nıdış baskılara karşı gösterecektir. Ama bunu dış güçler istediği için değil milli duruş bunu gerektirdiği için yapacaktır. Yoksa islamda da ruhban sınıfı olmadığı halde ,menfaat cetelerin kendi varlıklarını devam için kendilerini MİSYONER  gibi göstereek ve AYRI BİR RUHBAN  sınıfı oluşturacaktır. Bu udurm ise kabul dilemez. Şirke girer. Müslüman görevi sadece TEBLİĞİ TEBELLÜĞ  dür. Aksi MİSYONERLİK FAALİYETDİTİR ALLAH TAN ZİYADE KULA HİZMETİ  çağrıştrır. İslamda misyonerlik yoktur. Yapılan herşy sadece Allah rızası için yapılır. LÜTTFEN MİSYONERLEŞMEYİN. SON DİN İSLAM ALLAHIN KORUMASINDA İKEN SİZİN MİSYONRLİK FAALİYETİNİZE İHTİYACI YOKTUR.

( İslamın Hırıstiyanlaştırılması başlıklı yazı HALİLİ tarafından 14.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu