Bir süre sonra müsaade isteyerek ayrıldı evden.Böyle lüks ihtişamlı bir evden açılan bahçe kapısı ile yine o köhne yıkık dökük evlerin arasından evine doğru yol almaya başladı.Dar Sokaklardan yürürken esen rüzgar, sol tarafta dolup taşmış, belki haftalardır kaldırılmayan çöpün kokusunu burnuna getiriyordu.Ekşidi yüzü, bir süre önce bulunduğu ortam ile yaşadığı ortamın tezatı beyninde çelişkiler oluştururken evine kadar gelmişti. Eşi açtı kapıyı.Kocaman bir tebessüm ile ;

--Hoş geldin Mehmet… dedi.

--Hoşbulduk dedi Mehmet.Yine cıvıl cıvıldı eşi.Bişeyler vardı yine ya, çıkardı az sonra.

Oğlu geldi peltek peltek koşması ile.Sarıldı babasının boynuna.Öptü kokladı yine oğlunu.

Yemekten sonra yine bir ağırlık çökmüştü üstüne.Televizyondaki diziye baksa da, günün yorgunluğundan gözleri git gide ağırlaşıyordu.Çay tam zamanında yetişmişti.Eşi hemen konuya girdi. Pazartesi annesi,babası ve ablası geliyordu.Uzak şehirdelerdi. Ancak senede bir kere gelebilirlerdi.Görünürde eşinin bu sevincine ortak olmaya çalıştı ya, bu yeni masraftan başka pek anlam ifade etmiyordu Mehmet için.Hele yine kayınbabasının o küçümseyici bakışlarına maruz kalmak… Sıkıntılı bir hafta bekliyordu kendisini.

Ertesi gün, iş çıkışı yine direk o eve gelmişti. Malzemelerle dolu çantası ile çaldı bahçe kapısının zilini. Çok beklemeden açıldı kapı.Yine garip duygularla bahçe kapısından içeri girip patika yoldan evin kapısına geldi.Yaşlı adamın güleryüzlü tavırları ile usul usul eve girip mutfağa geçtiler. Elindeki çantayı açıp malzemeleri çıkarmaya başladı. Biraz sonra evin yaşlı hanımı da geldi. Yanlarına dikildi. Gözleri kadının kollarına takılmıştı. Sarı sarı burma bilezikler ışıl ışıl parlıyordu. Kendisine bir şeyler anlatırken, buruşuk ellerini hareket ettirdikçe Mehmet’in gözleri hep kolundaki bileziklere kayıyordu. Parmağında estetiği pek olmayan ama oldukça kalın iki yüzük vardı. Onlara baktıkça içindeki bu garip haza anlam veremiyor, bu kıpırtı bu garip hissi anlamlandıramıyordu. Saat 21.30 olmuştu.Yaşlı insanlardı nede olsa.Bugünlük yeter diye geçirdi içinden.Yarın devam edeceğini söyleyip usul usul toparladı eşyalarını.

Eve geldiğinde artık saat 10 olmuştu. Funda açtı kapıyı.

--Hoşgelin canım… Dedi Funda.

--Hobulduk dedi Mehmet kısık bir ses ile.Çıkardı ayakkabılarını.Kapının dışına koydu.Yatak odasına geçip hemen üzerini değiştirdi. Bir duş aldı ardından. Efe Çağlar’a baktı.Odasında uyuyordu.Geçti oğlunu öptü kokladı yatağında.Çok acıkmıştı.Sobanın yanına kurulan yer sofrasında güzelce karnını doyurdu. Geçti kanepeye oturdu. Çay geldi ardından.Funda geldi yanına oturdu.

--Çok çalışıyorsun Mehmet.Çok özlüyoruz seni.Efe Çağlar da özlüyor.

--Bende özlüyorum sizi.Ama naparsın çalışmak gerek, bizim şartlarımız da böyle işte. Dedi Mehmet.Funda biraz daha sokuldu eşinin yanına.Başını omzuna koydu. Mehmet güzel saçlarına bir öpücük kondurdu Funda’nın. Ardından ellerini tuttu eşinin. Narin yumuşacık ellerine parmaklarına baktı. Ne kadarda çıplaktı.O kadın geldi bir an aklına.Buruşuk çirkin elleri ile o Yaşlı kadın.Ve ışıl ışıl yanan o altınlar. Kaşlarını çattı birden. Bu anlamsız birliktelik karıştırdı kafasını. Bu düşüncenin aklına gelmesini yadırgadı.

Sabah gözlerini açtığında Efe Çağlar yanında yüzü, saçları ile oynuyordu.

--Baba … baba … diyordu. Mehmet iyice açtı gözlerini.Baba oğul yatakta bir oyuna tutuştular.Bir süre sonra Funda ‘ da geldi.Oda ortak oldu bu oyuna.Güle oynaya kalkıp kahvaltılarını yaptılar. Bir süre sonra iş kıyafetlerini giydi Mehmet. Alamancıların evini bugün bitirmeliydi.İşi bitirip üçbeş kuruş bugün alsa iyi olacaktı.Yarın kayınbabası kaynanası geliyordu.Funda;

--Bugün gitmesen olmazmı.Bugün Pazar, Biraz gezdirseydin bizi.hem herkesin eşi evde bugün. Son cümlesi hoşuna gitmemişti.

--Gitmem lazım. Dedi.Usul usul Alamancıların evine doğru yürümeye başladı.Bazan onun başka bir dünyada yaşadığını sanıyordu. Neticede kendisinin işi geliri belliydi. Gelirlerine göre yaşamayı öğrenmeleri yerinde durduk yere şimdi perdeye o kadar borçlanmıştı. Yarın misafirler geliyordu. Bunlar nerden karşılanacaktı. Kim ödeyecekti. Neden bu kadar ilgisizdi sanki bu evin geçiminden.Canı sıkılmıştı.

Alamancıların eve gelip mutfağa geçti. Çantasını açıp malzemelerini çıkardı.Çalışmaya başladı.Yıllardır bu işin içindeydi.İşinin ehli olmuştu artık. Öğleden sonra saat 3 gibi iş bitmişti. Temiz bir işçilik çıkarmıştı. Yaşlı adamın ısrarına dayanamayıp yemeğe kalmaya karar vermişti. Lavaboya geçip elini yüzünü yıkadı.Üstünü başını elinden geldiği kadar temizlemeye çalıştı.Önde Yaşlı adam salona geçtiler.Kıyafetinin temizliğine güvenemediğinden kanepeye oturup oturmamakta tereddüt etti.

--Otur yeğenim otur. Dedi yaşlı adam.Kıvrıldı bir köşesine.Karşı vitrinin kenarında bulunan koca boy aynasında kendisi ile yüz yüze geldi.Yakıştıramadı birden bu lüks içerisine kendisini. Kapı çalmıştı. Mutfak tadilatta olduğundan yemeği dışardan söylemişlerdi. Karışık kebaplar içecekler ile yaşlı kadın masayı donattı.İyice bir karnını doyurdu.Bir süre sonra yaşlı adam usulca doğruldu yerinden.Yatak odasına yöneldi.Mehmet sırtı ona dönük olmasına rağmen, açık kalan yatak odası kapısından da faydalanarak, aynadan görebiliyordu Yaşlı adamı.Sağ altta bulunan çekmecelerin üstten 2. gözünü açmış, önce bir havlu çıkarmış,ardından dantel işlemeli sehpa örtüsü içerisinde bulunan tomar ile paraların içerisinden tek bir yüzlüğü çıkararak cebine koymuştu. Usul usul yeniden salona girip ;

--Buyur yeğenim… diye 100 TL ‘yi uzatmıştı.Mehmet alıp parayı cebine koydu.İhtiyar adam devam etti;

--Eline koluna sağlık.Güzel iş çıkardın.

--Sağol Amca.Dedi Mehmet.Bir süre sonra vedalaşıp ayrıldı evden.Bir süre sonra evine geldi.Kapıyı çaldı açan yoktu.Fazla düşünmedi.Kesin Leyla’lara gitmişti.Leyla Funda’nın en yakın arkadaşı idi.Komşulardı.50 metre kadar ilerde oturuyorlardı. Neden haber vermemişti ki gideceğini.Bir öfke belirdi içinde önce. Sonra düşününce ona da hakverdi.Bunalıyordu evde belli.Anahtarı ile açtı kapıyı.Girdi içeri.Televizyonu açtı.Gözleri televizyondaydı ya, aklı olmadık şeylerle meşguldü.Bir ara toparlanıyor, kendi kendine konuşuyordu.

--Tövbe yarabbi ya.Olacak iş mi.Diyor, kendine kızıyor, sonra yine o garip düşünceler aklına saplanıp kalıyordu.Akşam üzeri saat 4 civarı geldi eşi.
 
devam edecek..
( Şeytan Fısıltıları - 3 başlıklı yazı V.AliKızıltepe tarafından 20.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu