Bunca yıl kırılgan gölgelerimden uyanıyorum sana
Bu bir iç çekiş , nefesimi nefesinde tüketiyorum
Kırılıyor bütün baharlar , ellerimin nasırlı taraflarında emekliyorsun
Bir bardak çay sıcaklığında içime işliyorsun
bugün sen geçiyorsun sol tarafımdan
sağ tarafımda ölümler ağırlıyor
Kaçıncı ayrılığı yaşıyorum çeyiz niyetine sakladığım düşlerimde
Aynalarını kırıyorum ,
kaç yıl daha lanetlersin beni
İnan bilmiyorum
Farkındayım ... günahlarıma kefalet gusul alıyorum
Alnından vurdum gözlerini görmek için
Ölümler ardın sıra koşarken şehrin kimsesiz sokaklarından
Karartı bir gölgenin arkasında sakladım ismini
Alfabe isminde türüyordu
bir iz bırakıyordun dudaklarıma,
Şimdi ne zaman konuşmaya girişsem
İlk harfleri sen seçiyordun
Konuşuyordum
...
Susuyordu sessizce,
içime dolanmış idamlık düşlerim
Dolanıyordum ahımı almış şehrin parklarında
Önüme ilk çıkan sensizliği vuracaktım
Ayaklarımın altına uzanıyordu bütün kalabalık
Çiğnemek, çiğnemek istiyorum
İçimde sana kalmış bütün haykırışları tek seferde söylemek
Belkide beş vakit, dört mevsim
Bir gece, bir gündüz
Bu zamanı almış beşik kertmesi yapmış
Gözlerimi sende bırakmış,
Kaçıncı kaçış
Sırtlamıştım yorgunluğumu,
sana dair kırıntılar bırakıyordum arkamda
Bir gün yolumu bulmak istersin
Sen de aşk düşersin, işgal edersin ruhunu
Kızıldenizlerde yıkanmak istersin sende bana
Benim sana bıraktığım gibi bir son dua bırakırsın
İçinde bir salgın başlar , kanar dudakların
Öpülmemiş teninin bakireliğine inanırsın
Parçalarsın, toplarsın
Kendini üç günlük bekleyişlerde bulursun
Bu bir inanıştı, gözlerini gözlerine değdirip
Saçlarından geceyi geçirmekti,
Sessizce düşecekti gökyüzü erimiş dudaklarından
Bir melek tutacaktı topuklarından
Ömrüm adına bir hiçlikti
Korkma bu dünyada ayrılıklar var
Provasını çok yaptık ölümlerin
Şimdi adına bir kırılgan sabahlar bırak
İçinde bir sen kalsın
Tek dua bu ayrılıkla yıkanan
Şimdi dudaklarımdan düşüyor tövbelerim
Dün gibi, bugün gibi
Yarını hiç göremediğimiz aşk gibi
Sol yanımı gölgelerin takip ediyor
Gözlerim kararıyor ama sen hala önümdesin
Bu son nefesim, nefesine değsin
Muhammed YALÇINKAYA