Takvimler hangi mevsimi
gösterir bilmem
Belki de yağmurlar yağıyordur
sükunu damıtamayan harflerin üstüne
Mutludur insanlar
kaybedilmiş sevinçlerden habersiz
bir bayram arefesinde
Ay ışığı göğün avuçlarında raks ederken
kalbim bir çiğ tanesini beklemekte
Gecenin en ince yaprağını seyrederek
badesinden kederin bir kez daha içmekte
Yüzünü toprağa dönen her çiçek
çileyi mektep bilsin burada
Huzuru yakalayabilmek ümidiyle
dolaşmasın ayaklarımız boşuna
Gurbet hicrandan ibarettir aslında
Ayın on dördünde ışık suları
sırmalı makasıyla kesmekte
Dilim lâlde duruyor
sihirli ikliminde sözün tutulmuş
Kırmızı bir gül ahtı var gibi yârine
dikenlerle kuşatılmış dalında
ölene dek susmakta
Gözlerimi kapattım bir gece
Araf’ta buldum kendimi
Ne bir adım ileri, ne de bir adım geri
“Bağışla bizleri” dedim uykumda “Ya âlemlerin Rabbi”