Şimdi Saat Ayrılığın Güftesi
Çöl dediğinde su
Cehennem dediğinde şeytan gelir akla
Şimdi saat sensizliğin bekçisi
Yıldızlar çanak tutuyor gözyaşlarıma
Avutamadığım yüreğim
Çoktan başlamış sızlamaya
Bir ben kalmışım tenhada
Bir de gecenin gözleri
Sen yüreğimi emanet ettiğim
El değmemiş yanlarımı avuçlarına koyduğum
Baktığımda değil
Gözlerimi yumduğumda gördüğüm
Ömrümü aşan sevgili
Zihnin tarlasında tohumların ekili
Dil belleğimde adın kazılı
Gel paramparça etme beni
Yana yana başlamamıştık belki bu aşka
Yavaş yavaş uçurmuştuk kuşlarımızı
Bulduk, kaybettik, yudumladık acı suları
Bir değirmen taşı gibi öğüttük yılları
Sonra yağmurlar geldi
Silindi düşlerimden çizdiğim resim
Bir gülümseme kaldı ilkbahardan
Bir türkü uzaklardan ıtır kokulu yazdan
Ve tam ortamıza çöktü duman, sonbahardan
Yine bir hazan, yine erkenden
Yine kuşkulu, yine tedirgin
Bir soğukluk avuçlarda
Ve kan çekilmesi biten bir akşamdan
Yol olup gidenin ardından
Sızlar bıçağın yeri
Şimdi saat sensizliğin şiiri
Kar yağıyor mısralarıma
Buz tuttu kalem
Isıtmıyor hiçbir imge kelimelerimi
Süzülüyor harfler beyaz kâğıttan
Şimdi saat sensizliğin habercisi
Şiirlerse ayrılığın güftesi
(
Şimdi Saat Ayrılığın Güftesi başlıklı yazı
Saliha Kaşkır tarafından
29.07.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.