Ansızın
girdi hayatıma. Mucizelerle kahramanım oluyordu, aşkıyla şımarıyordum adeta…
Zamanla aşka alışmıştı daha az gülüp daha çok susuyordu… Anlamıştım, ben her
şeyi yoruyordum… Olamazdı olmadı… Ya vazgeçmiştim ya unutmuştum bilmiyorum ama
mucizeler yaratan kahramanı özlüyorum…
Bazen
bende terk edip gidebilsem keşke diyorum. İçimde bir İstanbul var işte ondan
vazgeçemiyorum oysaki bir zamanlar her şeyden vazgeçmiştim bir ah deseydi
yeterdi benim için… Hiç tanımadı tenim ellerini hiç bilmedi yüreğim yüreğini…
“lal masallar” eşlik ediyordu
İstanbul’uma sesiz ve kimsesizce… Bir gün o da geçti yıkmaya kıyamadığım
köprülerimden ilk kez değildi ama son da değildi. Bunu zamanla değişen
yağmurlardan öğrenecektim…
Oldu. Olmazdı sondu onda gitmek
yoktu. Süre bize dolmuştu…
Son bir oyundu istediğim, tek bir
oyundu sonra kalkıp gidecekti şimdi keşke diyorum keşke oyunlar oynamasaydık
üzülmeseydi şarkılar…
Yorgundum onsuz baştan
başlayamazdım, kendimi kalbimi kandıramazdım. Bırakmasın istedim ellerimi beni
yalnız bırakmasın… Artık bülbül ötmüyor gül dolu pencerede yalnız hatırası
kaldı bu boş kalan çerçevede…
Ona gel diyemem gelme hiç
diyemem, dön bana diyemem yanma hiç diyemem. İstemem artık vazgeçtiklerimi ne değsin
ellerimiz ne de buluşsun bu gözler…
Uzaklarda şimdi dünya kadar,
belki de görmem yüzünü ölene kadar ama bilmesini isterdim bir şeyi… Onu ne çok
sevdiğimi…
…Yok olmak zamanıdır şimdi…
Yazarın
Önceki Yazısı