Ramazan NARİN:KÜRDİSTAN AT-AVRAT-SİLAH ve !-24.03.2011
KÜRDİSTAN KURULUR MU ? BEN DİYORUM KURULUR…
Aşağıda yazılı bir Türk azılı faşistin Kürtlere karşı olan öfkeye bakarak Kürtlerin bu ırkçı ve inkârcı insanın ağzında köpürdüğü kelime türlerinden ders çıkartmak önemlidir. Bir Türk’ün kendi vatanına kendi halkına, kendi ulusal birliğine ne kadar duyarlı ise Kürtler de kendi ulusal birliğine, halkına, toprağına ve bayrağına değer vermelidir.
kürt sitesinde yayınlanan YAZIMDIR...
=================================================================
NOGAYTÜRK
Ramazan NARİN
KÜRDİSTAN AT-AVRAT-SİLAH ve… !
KÜRDİSTAN KURULUR MU ? DTK. Demokratik Toplum Kongresi. İmralıdaki APO’nun önerisiyle BDP’nin organize ettiği DEMOKRATİK ÖZERK KÜRDİSTAN MODELİ’nin tartışıldığı sözde Çalıştayını, 21 AralıktaDiyarbakır Cigerxwuin Kültür Merkezi'nde tamamladı. KÜRDİSTANI nasıl kurarız ve kabul ettirir-izin, isyanın provaları yapıldı.
Bu Kongreyi tertip eden bizzat APO ve bizzat BDP ise de, Ahmet TÜRK ve Aysel TUĞLUK Başkanlığındaki meclis üyesi 101 kişi dışında, bu toplantıya çağrılan ve katılanlar arasında, sivil toplum kuruluşları arasında ilginç isimler de vardı. CHP' de PM üyesi seçilen Prof. Dr Binnaz Toprak' gibi. TÜSİAD ve yan kuruluşları gibi, Ünlü oldukları düşünülen Gazeteciler ve akademisyenler gibi…Hatta, PKK adına Kandilden gelen M. Şerif GENÇDAL da var. Silahlı ve Külahlılar var…
TÜSİAD ve Başkanının PKK Talepleri ve ÖZERK KÜRDİSTAN’a sıcak baktığını, kendisinin oralarda KÜRTÇE konuştuğunu biliyoruz. Katılanlar, öncelikle rahat olsunlar. Bunu niye katıldınız? anlamında bir suçlama için yazmıyorum, nasılsa İKİ DİL - İKİ BAYRAK v.s istemek, bakın silahlar sustu konuşacağız, konuşturmazsanız silahlarımız tekrar konuşur tehditleri suç olmaktan çıkıp moda oldu. Benim gibi istemeyenler de, kınanmaya başlandı.
Öncelikle ; benim için İSYAN ve İHANET KONGRESİ olan bu toplantıya katılanların, Devletimizin Resmi organlarınca tek tek açıklanması, DTK’nın da toplantıya katılanların hepsinin imza ve görüşlerini tek tek, kamuoyuna açıklaması gerekir.
Özellikle adının sonu SİAD ile biten kuruluşlar, kendilerini madem ki sivil toplum kuruluşu ve hatta bu ülke adına bu millet adına söz söylemeye yetkili bir kurum olarak görmektedir, o zaman neleri onaylayıp onaylamadıklarını bu millete bu halka ve kamuoyuna açıklamak zorundadırlar. Bu toplantıdaki bütün bildiriler ve görüşmeler ve katılanlar ve imzaları, günün birinde belgeleriyle nasılsa ortaya çıkacaktır. Bandırmadaki SİADLARDAN açıklama alabiliriz. Takipçisi olacağız…
BDP diye bir siyasi parti ve bunlara destek veren sivil toplum örgütleri, kendilerini Osmanlı Meclis-i Mebusanı gibi görüp, kurucu meclis gibi görüp BAŞKENT olarak düşündükleri DİYARBAKIR İlimizde, Demokrasinin verdiği imkanlardan istifade ile güya DEMOKRATİK Kurultay yapıp, özerk kürt devletini ilan ettiler. Veya İKİ Dilli, iki bayraklı, iki maliyeli, iki adliyeli, iki polisli, iki ordulu bir yapı kurduklarını duyurdular. Ve açıkça TOPRAK istediler…Kimden ? TÜRKLERDEN…
Dilin kemiği yok, KÜRDİSTANIN kurulmasını isteyebilirler elbette. Bu isteklerinin bedelini ödemeye hazırsalar, isteyecekler tabii ki. Dikkat edin, bu bölünme talebi karşısında ilk tepki koyan Türk Ordusu ve sadece MHP olmuştur. Peki İktidar ve ana muhalefet ! Onlar, günlerce susup, toplumun gazının giderilmesini beklemişler ve ancak bugün lütfedip, TBMM’deki Bütçe görüşmelerinin son gününde görüşlerini ifade etmişlerdir. İfade edilen görüşler, öncelikle acziyettir. Sayın Başbakanımız Meclis Kürsüsünden İKİ DİLLİ tabela ve yazışmalara tepki koyar gibi gözükse de, Kürtçülüğe karşı çıktıklarını söylerken TÜRKÇÜLÜĞE de karşı çıktıklarını ikrar edivermişlerdir. Sayın Hükümetin emrindeki İçişleri Bakanlığı ve Polisimiz Güneydoğuda KÜRTÇEYE çevrilen tabelalara ve bilboardlara seyircidirler. Diyarbakır Başsavcılığının bu toplantı ile başlattığı soruşturma da, henüz devam etmektedir. Ve KÜRDİSTAN, asla kurulamayacaktır…
Yeni Osmanlıcılık gibi tasavvurlarla, İSTANBUL’u Başkent yapma, Türkiye’yi salt Trakya ve Marmara’dan müteşekkil TÜRK EYALETİ diye ufaltmayı, İstanbul’u da Avrupa’nın ve Hristiyanların ortak Merkez kullanım alanı yapmayı tasarlayanlar ve bunları gündeme pompalayanlar vardır. BANDIRMA 40 yıldır İL olacaksın diye oyalanırken, YÜKSEKOVA ve CİZRE İlçelerinin İL Yapılması teşebbüsleri de, bu planların bir parçasıdır. KÜRDİSTANA Karşıyım diyen birisi, İSTANBUL Başkent olsun diyorsa bilin ki, KÜRDİSTAN onun gizli gündemidir.
ANAYASAYA göre, Kürdistan diye bir Devlet, özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde, özellikle MHP Lideri Sn. Dr. Devlet BAHÇELİ’nin de dediği gibi, ÜLKÜCÜLER ve MHP var oldukça elbette asla kurulamaz ve kurulamayacaktır.
DTK Kongresinden çıkan sonuçlarla, iktidarın yalakası haline gelen TV ve Gazetelerde tehditle VATAN isteyenlerin söylemleri, SEVR ile aynıdır. Türkiye SEVR’i 1923’te yırtmıştır. Yarın da yırtmaya, onu dayatanlara yutturmaya yine hazırdır. Sayın Başbakanın TÜRKÇE ORTAK DİLDİR şeklinde yaptığı konuşmalarda, yanlıştır. TÜRKÇE, bu devletin resmi dilidir. Ortak DİL söylemi, yarın Kürtlerin ORTAK VATAN gibi istemlerine zemin hazırlayabilecek, tehlikeli bir söylemdir. Ortak Dil demek, Türkiye’de yaşayan bazılarının, ORTAĞINIZ olduğunu kabul etmektir. Benim dilimin de , vatanımın da, ortağı yoktur.
Türkiye’de yaşanan bu olaylar ve İdrakim gereği ben, Mete Han’ın tarihsel destanını ve yanında bir TÜRK ATASÖZÜNÜ de hatırlıyorum. “ ECELİ GELEN KÖPEK, CAMİ DUVARINA İŞER..! ”
At-avrat-silah ve… ; TÜRK Töresinde ve sosyal hayatında, Türk’ü anlatmak için kullanılan bir deyimdir. Veya Türklerin vazgeçilmezleri nedir diye sorsalar birine, alacakları ilk cevaptır at, avrat, silah ve TOPRAK… Türk Tarihinde, HUN Türklerinin başbuğlarından OĞUZ HAN diye de bildiğimiz Mete HAN’ı hepimiz duymuşuzdur. Türk’ün şanlı tarihi ne kadar gizlenmeye çalışılsa da, yine de duymuşsunuzdur.
Gizlenen tarihte yeni yeni duyduğumuz, 90.000 vatan evladının donarak şehit düştüğü SARIKAMIŞ Destanını, 15.000 Askerimizin asit kuyularında telef edildiği SEYDİBEŞİR Katliamını aklımıza getirdiğimizde, bu ibretlerden haberimiz olmadığını düşünürsek, belki METE HAN’ı da pek çok kişi soyu Türk olsa da, bilmeyebilecektir.
Ama bilenlerin bilmeyenlere borcundan dolayı , METE HAN’a ait AT-AVRAT-SİLAH ve TOPRAK Destanını da sık sık anlatmamız, TÜRK’e unutturmamamız gerekiyor.
* HUN Türk Devletinin başındaki METE HAN, Devletini güçlendirmeye çalışırken, komşuları ÇİN’in dikkatini çekerler. ÇİN Hükümdarı, güçlenen TÜRKLERİN coğrafyaları için tehlike oluşturacağını öngörüp, fazla güçlenmeden Türklerle savaşmanın ve onları tekrar zayıflatmanın yollarını aramaya başlar. Ama bir türlü savaş sebebi bulamamaktadır.
Meclisine sorar ; Türklerin olmazsa olmaz dedikleri vazgeçilmezleri nelerdir ? Türkleri iyi tanıyan ekabirden birisi, Türklerin vazgeçemeyeceği şeylerin, AT-AVRAT- SİLAH ve TOPRAK olduğunu söyler. Çin Hükümdarı, tamam savaş sebebini buldum der ve bir elçi göndererek, Mete HAN’ın en çok sevdiği Atını, karşılıksız ister. Mete HAN, bu talebe tek başına karar veremeyeceğini söyleyip elçiyi misafir ederken, KURULTAYINI toplar ve Çin Hükümdarının talebini iletir. Kurultay, VERİLMEMESİ konusunda görüş belirtir. METE Han söz alarak ;
"- İstenilen bu at bana aittir. Kendime ait bir mal için milletimi savaşa sürükleyemem. Atım milletim için feda olsun ! " der ve AT, elçiye teslim edilip gönderilir.
Savaş nedeni bulma konusunda başarısız olan Çin Hükümdarı, cüretini arttırarak elçisini tekrar gönderir, ve en güzel ve değer verdiği KARISINI ister. Kurultay tekrar toplanır, gene VERİLMEMESİ noktasında görüş belirtilir. Söz METE Han’a gelir ve şunu söyler ;
"- Evet, bu kadın benim için çok değerlidir ama, milletim için feda etmekten çekinmem, doğru olmaz. Kendi menfaatim için savaşı göze almak, milletin kaderiyle oynamaktır. Atım gibi onu da, milletime feda ediyorum ! " der.
Çin Hükümdarı şaşkın ama şımarmıştır da… Cüretini arttırarak, METE HAN’ın bizzat kendisine ait olan SİLAH’ını da istetir. Ve alır… Bu arada HUN Devleti , düzenli ordusunu kurmaktadır.
SAVAŞ SEBEBİ için çıldıran Çin Hükümdarı, artık son şansını kullanır ve elçisini gönderip ; iki ülke sınırları arasında bulunan verimsiz bir toprak tepenin bulunduğu toprak parçasını istetir. Bu istek için de Kurultay toplanır ve önceki görüşlerinin uygulanmamasından dolayı Mete’yi memnun edeceğini düşünen Kurultay bu defa ; istenen toprak parçasının çok gerekli olmadığından bahisle, verilmesi yönünde görüş belirtir. Bunun üzerine Mete Han ayağa kalkar ve şöyle haykırır :
"- Ey gün görmüş ihtiyarlar! Şimdiye kadar düşman tarafından istenen şeyler nefsime aitti. Şimdi istedikleri toprak parçası ise milletimize aittir ve vatanımızın bir parçasıdır. Söyler misiniz, kimin malını kime veriyoruz? Artık savaş kaçınılmaz olmuştur. Herkes bunu böylece bilsin ve hazırlığını yapsın ! "
Kurultay üyeleri, Mete Han'a bir defa daha mahçup olmuşlardır. Hemen hazırlıklara girişilir ve Mete Han, kısa zamanda ve bu süreçte toplanan ve savaşa hazır hale gelen ordusuna şöyle seslenir :
" -Vatanı için her an ölmeye hazır olan kahramanlarım ! Artık düşmana verilecek bir şeyimiz kalmadı. Şimdi onlara oklarımızla, kargılarımızla ve kılıçlarımızla cevap vereceğiz. İl Beyleri, Boy Beyleri, Askerlerim ! Hedefiniz Çin ülkesidir ; haydi, yürüyün!.."
Bu, Mete Han'ın kurduğu dünyanın ilk düzenli ordusunun, ilk büyük seferidir ve bu sefer, adına ve kumandanına yakışır bir şekilde, zaferle sonuçlanmıştır. Çinlilere, Çin Hükümdarına gereken ders te verilmiştir. Çinliler bu savaşta büyük kayıplar vermişler ve bu arada daha önce gönderilen AT ile Mete Han’ın KADINI da kurtarılmış ve TÖRENİN, Türk töresi olduğu Dünyaya gösterilmiştir.
TÜRK, bu kültürden bu Töreden gelen bir ırktır. TÜRKİYE Cumhuriyetini kuran irade de, TÜRK İradesidir. Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK te, METE HAN’ın OĞUZ HAN’ın kardeşidir. Bu sebeple, bizden TOPRAK istemeye yeltenenlerin, bu tarihi, bu töreyi… iyi okuması gerekir. BANDIRMA İl yapılmadan CİZRE ve YÜKSEKOVA İl yapılırsa, ANKARA’dan vaz geçilip İSTANBUL Başkent yapılırsa bilin ki, 36 etnik grubun Türkiye’yi bölme ve parçalama işlemleri ve SEVR gerçekleşecektir. Türk’ün sabrı, asla test edilmemeli ve herkes ayağını denk almalıdır. Allah Türk Milletinin yar ve yardımcısıdır … Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin..!