Bu kaçıncı papatya…
Son bir ümit; “Belki çıkar” demiştim,
Aslında zerrece inanmam fala.
Papatya yaprağı değildi kopan,
Ömür takvimimin son yaprağını
Koydum tozlu masaya, dörde on kala.
 
Bu kaçıncı sigara…
Ciğerime son bir duman çekmiştim,
“İçme” dedi doktor, bakıp yüzüme.
Göz aklarım değil sararıp solan,
Yer sarı, gök sarı, hele saçların…
Seni andım, kirpik kaçtı gözüme.
 
Bu kaçıncı tövbe…
Hep, “bu son” diye yemin etmiştim,
Hem yüreğim hem de zavallı tenim,
Adını, kokunu unutacaktı.
Vuslatı, mahşere bıraktık derken
Sen tövbeni tuttun. Tutmayan benim.
 
Bu kaçıncı güneş…
Sayısız geceyi ipe çekmiştim,
Uyumayan, üç-beş berduş, bir de ben.
Hep ben verdim, ilk selamı fecire,
Güneş de yoldaşım, artık yakmıyor,
Geceyi uyuturum, sen uyuyorken.
 
Bu kaçıncı kâğıt…
“Sen” yazan her şeyi çöpe atmıştım,
Kalem almıyorum artık yanıma.
Ezberimde kalan en son mısrayı,
Beste yapsın diye martıya sattım,
Varsın kahkahayla gülsün sonuma.
 
                                                                                                             Ocak 2010
 
( Bu Kaçıncı... başlıklı yazı mstf GÖZELEL tarafından 23.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.