Zamanın yolculuğunda,
Koltuk altlarına gizlenmiş bir yürek;
Sana hasret…
Ve her tren istasyonunda ayrı ayrı,
Yolcu ederim yüreğimi.
Yüreğime ömrümü yolluk diye verdiğimdendir,
Zamanın bu kadar hızlı ve tüketen akışı…
Bunu bilir gözlerim; ağlayamaz.
 
Daha yazın esen bir serin esintiden aldığım 
Bugünkü sonbahar haberini okurum göğün sayfalarında.
Yağmur da yağsa şimdi yüzümdeki sensizliğin
Acı tortularını gizler mi?
Sonra kış da yetişse,
Kar yağsa kırar mı toprağımın hastalığına sebep
Sensizlik sızılarımı?
Ben ki sensizliğimi gizlesin diye
Avuçlarımı yüzüme kapattığım kaç sabaha uyandım?
Ve toprağım kaç hastalığa yenik düştü 
İkliminin kuraklığında?
 
Belki çare getirir yüreğim diye,
İşte tam da bunun için onu her durakta yolcu ederim.
Her istasyonun döşeli taşlarına haykırırım.
Ağlayamayışımı…
Çaresiz bir yıldan daha gün beklerken ben,
Yüreğim seni getiremeyecek, bilirim.
Zamanın yolculuğunda sana hasret bir bedenim.
 
( Zamanın Yolculuğunda başlıklı yazı Dogan Özcan tarafından 28.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu