Atatürkün Bize Bıraktığı Miras
Atatürk’ün en önemli fikir mirası, milliyetçiliktir. Bu milliyetçilik, "hars
milliyetçiliği" kavramına dayanır. Buna göre yaşadığımız topraklar Türk
Milleti’nin topraklarıdır. Bizi var eden ve yaşatan unsur ise harstır,
kültürdür. O halde Türk Milleti’nden olmak için, etnik olarak Türk olma
zorunluluğu yoktur. Türk kültürünü benimseyen ve kendisini Türk vatandaşı kabul
eden herkes Türk milletinin bir bireyidir.
Atatürk milliyetçiliği,
toprakları vatanı olarak gören ve "Türküm" diyen her insanı, ırk ya da etnik
kökenine bakmaksızın bir çatı altında birleştirir.
Atatürk’ün
milliyetçiliği, Türkiye sınırları içinde kalmaz. Bunu da aşan bir Türklük
bilincine dayanır. O, sınırlarımız dışında yaşayan Türkler’e her zaman önem
verir ve gelecekte bir "Türk Birliği" kurulmasını öngörür.
Atatürk
milliyetçiliği, her türlü materyalist görüşün aksine dini değerlere büyük önem
verir. O, İslam’ın Türk kimliğinin çok önemli bir parçası olduğunu ve İslam
olmadan kimliğin korunamayacağını ifade eder.
Cumhuriyet’in ilk
yıllarındaki nüfus politikası gereği, ülke nüfusunun Müslümanlardan oluşmasına
gayret edilmiştir. Atatürk, etnik olarak Türk olmayan ancak Müslüman kimliği ile
Türkiye’ye bağlı olan Boşnaklar, Çerkezler gibi azınlıkların Türkiye’ye göç
isteklerini olumlu karşılamıştır.
Atatürk’ün milliyetçi-muhafazakar
kimliğini ortaya koyan bir diğer unsur, "milli ahlak" kavramına verdiği önemdir.
Atatürk’e göre milli ahlak, bir millet oluşturmanın ilk koşuludur. Atatürk, bu
konudaki fikrini, "Mükemmel bir millette, milli ahlakın icapları, o milletin
fertleri tarafından, hiç tereddüt etmeksizin vicdani ve hissi bir şevkle
yapılır. En büyük milli heyecan işte budur." sözleriyle özetlemekter. (Afet
İnan, Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, sf. 302)
Atatürk’ün gerçek
mirasının, Türk siyaset ve fikir hayatında "milliyetçi-muhafazakar" çizgi
tarafından temsil edildiği açıktır.
M. Kemal Atatürk, "Türk Birliği’ni
görüyorum", "İleriki fasıllarda Türklük alemi birleşecek" der ve dil, inanç ve
tarih ortak değerlerine sahip ülkelerin birlik olmasını arzu eder.
Atatürk, İslam’ın aslına uygun ve hurafelerden arındırılmış olarak
yaşanmasını hedefler. Çünkü O, Kur’an’ın bağnazlığı ve ataların geleneklerini
değil, modern dünyayı tarif ettiğinin bilincindedir. Kur’an’daki din ile batıl
inançlarla dolu gericiliği net biçimde ayırır, birçok konuşmasında, samimiyetle
Allah’tan, İslam ve Kur’an’dan saygıyla söz eder. Peygamberimizi över ve bizlere
gerçek dine sarılma ve daha dindar olma tavsiyesinde bulunur. Peygamberimiz’e
duyduğu sevgiyi tarif ettiği sözlerinden biri şöyle:
"Büyük bir inkılap
yaratan Hazreti Muhammed’e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu
fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir." (Şemsettin Günaltay, Ülkü
Dergisi, sayı 100, s. 4)
İnsanların kurtuluş yolunu ise şu sözlerle
işaret eder:
"Bütün dünyanın Müslümanları Allah’ın son Peygamberi
Hazreti Muhammed (s.a.v.)’in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları
tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hazreti Muhammed (s.a.v.)’i örnek
almalı ve kendisi gibi hareket etmeli. İslamiyet’in hükümlerini olduğu gibi
yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve
kalkınabilirler." (Atatürk, Nedim Senbai, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya Yay., s.
102, 1979)
Fuat Türker
(
Atatürkün Bize Bıraktığı Miras başlıklı yazı
fuatturker tarafından
10.11.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.