Namlumun içinde bekleyen kurşun
Basınca tetiğe kandır gözlerin
Gölgesi altında yaşarken arş’ın
Nefesin bittiği sondur gözlerin
Helalim olmadan baktığım günah
Usulca ateşi yaktığım günah
Gönüllü içine aktığım günah
İnatla kusurum sindir gözlerin
Delişmen bakıp da ruhuma sızar
Siyah mürekkeple adımı yazar
Visale ermeden girdiğim mezar
Meçhul karanlığa kündür gözlerin
Aldığım nefesim geçilmez huyum
Rengine bakarken bir damla suyum
Sığınıp sindiğim erilmez koy’um
Kadransız pusulam yöndür gözlerin
Var mıdır arasam cihanda dengi
Nifaksız sözlerin eşsiz ahengi
Sabrın tevekkülün bitmeyen cengi
Garibin umduğu nandır gözlerin
Mavi denizlerin yosunlu taşı
Kirpiklerin tuzla karılmış dışı
Dalgaların kumsal ile oynaşı
Sahilin dilinde nendir gözlerin
Yokluğunda fani dünya dönmüyor
Yüreğimde nurun ışır sönmüyor
Tutsağınım sana aşkım dinmiyor
Sema’ya astığım tondur gözlerin
Usulca söndüğüm dindiğim kıyı
İçinde yittiğim bir dipsiz kuyu
Apışıp kalırım bu nasıl büyü
Hayat iklimime candır gözlerin
Zihnimin içine mühürlenmiş iz
Hududu çizilmez yemyeşil deniz
Aklın odasında sakladığım giz
Ölüme diktiğim kındır gözlerin
İçine bakınca yanarmış gibi
Elemlere dalmış kanarmış gibi
Eskiyen günleri anarmış gibi
Tarihin içinde andır gözlerin
İçinde yittiğim en büyük çöldür
Azıcık ağlasam gözlerin göldür
Çiçek bahçesinde nadide güldür
Yarına baktığım gündür gözlerin
Dünyayı sevmeme emsalsiz neden
Var mıydı böylesi onu bilmeden
Çatınca kaşını perişan eden
Kaçıp saklandığım tündür gözlerin
Âdem der ki daim ziyaretgâhım
Yokluğu aklımda figanım ah’ım
Pervane olup da aşkla segâhım
Sırları bilinmez tindir gözlerin
adem efiloğlu
Tün : Gece
Sin : Suç
Visal : Dünyevi babda sevgiliye kavuşma
Kün : Gün /Güneş
Nen: Ninni