Sen gideceksin ve ben döküleceğim sararmış yapraklar misali dalımdan, toprağın ıslak yüzüne boylu boyunca uzanacağım. Ayaklar altında ezileceğim yokluğunda belki de bir kış seherinde öleceğim. Bir kış seherinde bir kuş ölümü gelecek kapıma… Haydi, kış kış diyemeyeceğim.

            Bir hüzün dalgasında başım, dağıt ey saba rüzgârı…

            Ve beni karların karanlıklarına gömecekler, isimsiz mezarlar arasında beni arayacaksın bir gün… Her beyaz örtünün altında beni bulmaya çalışacaksın nafile… Kanlı bir katilmişim gibi idama götürecekler beyaz gecelerde beni… Toprak değil karlar örtecek özlemlerimi, buz gibi karlar örtecek gözlerimi… Yıkılıp kalacağım ölüler ülkesinde… Buzdan bir heykel olacağım yapayalnız, soğuk! Gözlerinde sicim sicim yaşlar donacak uğruma. Gözlerim inci tanesine gebe sedef olacak. Kardelenlerle dost olacağım belki de… Hazinelere ulaşmak için ejderhalardan geçmek lazım, her mihnetin mutlak olacak bir sefası…

               Bir tekâmül yolunda can yaprağım, ey rüzgâr benden yana es!
               Aramızdaki karanlık beyaza bürünecek usul usul, etim dökülecek kemiğimden, ruhum çıkacak tenimden. Senden uzak adım adım yok olacağım. Nefes nefes tükeneceğim. Bir daha sesimi duyamayacak, saçımı okşayamayacaksın. Karlar ülkesinin prensi olacağım, yalnızlık diyarının kralı...  Sen dünya cehenneminde yanacaksın benim için, ben sensiz cennette donacağım. Sen dünya bahçesinde zakkum yetiştireceksin ben cennet ülkesinde diken olacağım. Sen orada kahrından ağlarken ben burada sensizlikte aklını yitirmiş bir şekilde güleceğim. Her tezat uyar bana, her acı koyar bana…

                Bir tezat âleminde başım, ey varı var eden doğruyu göster!Koçum diyemeyecek, gözüme bakamayacaksın bir daha. Tahammülün varsa anla! Sabrın varsa dayan. Aklın varsa gör! Gülebilirsen ağla, ağlayabilirsen gül! Anlayabilirsen anla, çakabilirsen çak! Varlığında şadım, yokluğunda naşadım. İşte budur benim halim.

                Bir nadas vaktinde tenim, işle beni iğne ile Allah'ım.
               O an gelince, sığmayacağım mezarıma… Sevgine bir tohummuş gibi filizleneceğim karların altında bir nisan sabahı. Sırf dokunuşlarına, sırf sıcaklığına, sırf hükümdarlığına gönül ülkemde ram olmak için ansızın dirileceğim, şaşıracaksın! Aklını kaçıracaksın.

               Bir ölüm sonrasında ruhum, tut beni ey sevgili…
               Demli bir çay kıvamındayım, gör beni!
               Tavşan kanı bir haldeyim iç beni!
( Dönüş başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 29.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu