Kızılkanatlar açmışlar
Büyülü kaval sesinden
Ozanlara ulaşmışlar
Kurşun renkli toz bulutlar
Kucak açmış efsaneye
Rengârenk meltem kanatlar
Başlamışlar dinlemeye
Kopup gelirken ozandan
Büyülü kaval namesi
Nazireymiş yaratandan
Eşlik eden kuşun sesi
Onun büyülü ötüşü
Kavalı kutsayıvermiş
Büyünün renge dönüşü
Tanrı bir ışık göndermiş
Belli başlı birkaç ozan
Duyarmış büyülü sesi
Yüreği iyilik dolan
Mir Mehmet’miş bir tanesi
Güneş kavurmuş tenini
Ceren gözlü Mir Mehmet’in
Kuşlar anlamış dilini
Farkındaymış bu servetin
O büyülü kuşun sesi
Yüreğinde parlayınca
Yaklaşmak olmuş hevesi
Aylar boyu ve yıllarca
Günlerce peşinden koşmuş
Dağlar tepeleri aşmış
Kuş öttükçe Mehmet coşmuş
Yaklaşınca kuş hep kaçmış
Dereler tepeler boyu
Basmadık yer bırakmamış
Onu gören insan soyu
Çabasına inanmamış
Şaşırırken bu sevgiye
Böyle bir kuş yok demişler
Bulan ölümsüzdür diye
Arkasından eklemişler
Cudi, Zagros ve Sincar’ı
Nehirler ve sıra dağlar
Dolaşmış tüm ovaları
Bin ötüşlü güzel kuşu
Bir bulup bir kaybedermiş
Ozanların dik duruşu
Ona cesaretler vermiş
Kuşa türküler yakarken
Nur yüzlü yaşlı bir dede
Gün doğumu sabah erken
Selam vermiş Mir Mehmet’e
Sen Mir Mehmet’sin diyince
Şaşkınlıkla bakakalmış
Mehmet Çok şaşırmış önce
İhtiyardan bal damlarmış
Yürek dolu bir sevgiyle
Sözlerine sözler katmış
Mir Mehmet büyük ilgiyle
İhtiyardan dersler almış
“Ben o kuşu biliyorum”
Zümrüd-ü Anka’dır adı
Ama ben de görmüyorum
Kimse onu bulamadı”
“Yedi dipsiz vadi aşsan
Varamazsın o dağlara
Kaf dağlarına ulaşsan
Ulaşılmaz hükümdara”
“Nice ozan telef oldu
O dost oldu tek insanla
Aradığı dostu buldu
Rüstem’in babası Zal’la”
Mir Mehmet çok etkilenmiş
Ozanlığı şaha kalkmış
Kuşlara mir oluvermiş
Daha nice türkü yakmış
MEHMET FİKRET ÜNALAN