Ah Bu Şehir
Yine bu şehir
Bir kefen gibi sarmış yüreğimi
Kara topraklar gibi üzerimde biriktirmiş hüznü
Çekilmez zakkum tadında nefesleri
Sönmüş ateşleri hep alevlendiriyor
Sarmaş dolaş iliklerimde, hep kendini yar eyliyor
Suçumun terkibinde çakıl taşlarını dağ kılıyor
Gözlerime yine yakınları uzak kılıyor
Yenik bir hayatın içindeki galibiyeti tatdırıyor
Meydan içinde meydanları kavgalarla açıp
Gökyüzüne ruhumu salıyor sutursuzca
Ah bu şehir İbrahim'in (a.s) baltasını hak ediyor
Bu şehirde yalnızlığı oynayan hep ben
Kalınk çizikler çiziyorum kendime
Kabusum düşlerim oluyor yakıyor beni
Azığım kederimle buluşup kemiriyor
Düşmüşlüğün içine karalar bağlıyorum
Tıpkı katran bir hal oluyor ben yanıyorum
Asi çocuğun isyan şarkıları var dilimde
Öfkelerimden kahır birikmiş yürütüyor beni
Başı yüreğimde ucu gök kübbeye tırmanmış
Çaresizliğin senfonisini çalıyor zülüm orkestrasında
Ah bu şehir Eyyüb'un (a.s) sabrını gerektiriyor
Ah bu şehir
Kuyularında Yusufları öldürüyor acımadan
Züleyha görünümden ateşler sunuyor
Hayata çalım atamamış genç hallere
Ateşi bir nur diye yutturuyor
Ah bu şehir Yusuf'un (a.s) hayasından uzak kalıyor
Ah bu şehir ah bu şehir.....
(
Ah Bu Şehir başlıklı yazı
EnSaR tarafından
11.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.