...
Ne zaman düşündüğünü bir türlü göremiyorum. Hayır, gerçekten ölmedi; çünkü ben yaşayamazdım ölseydi. Bunu biliyordu. Bu kadar yakınımda olduğunu bilmiyordum ama, sen bir yerde var olursan yaşayabilirim ancak demiştim. Nasıl olursan ol, var olduğunu bilmek bana yeter demiştim.
Korkuyu Beklerken, Oğuz Atay
_______________
keşfedilmeyi bekleyen bir şiir gibi(yim)
fısıltılara karışasım var...
yalnızlık...
kuyuda deli bumerang
duvarlara çarpa çarpa kendine geri dönen
bir yankı / boşlukların avazında
yoruluyorum sana
beklerken yoruluyorum
beklemezsem fikrim aklımda kalıyor
aklımı çıkarıp kalbime yem ediyorum
timsah merhametsizliğinde yaşlarla
bağdaş kurup kedere
sigara üstüne sigara yakıyor
olmazların billur kanadında
küllerinden bir kavuşma peydahlıyorum
resimlerin içinden çıkan
sepya hayalin hatırası oluyorum bir anlığına
neden sonra
şikayetsiz bir kalabalığa karışıyorum
kimsesiz sorgular
yeni yetme dertlerle üzerime biniyor
özlediğimiz kadar sevmiyor
sevdiğimiz kadar özlemiyoruz
biliyorum
biliyorum inanmasam da
hep kendine açılıyor kilitli kapılar
kabuk tutmak için var makyajsız yaralar
biliyorsun
kalbine devrilmişliğinden tanırsın
benim kalbim
yarılmak için böyle zonklar gibi sancıyor
gözlerim ağrımak için kanyaşı dökmüyor
uyku hapları beynimi uyuşturuyor
saatler geceyi kangren ediyor
sabahların ölmüşlüğüne
mezarlardan mezar beğeniyorum
fiyakalı bir manzara bulup
olmadığımız o fotoğrafın solgun hüznüne
oturtuyorum ikimizi
’birlikte hiç resim çektirmemiştik’
defalarca bu cümleyi sayıklıyorum
bir yük biniyor tüm ihtişamıyla üzerime
omzumdan düşen bin parça
uyanırken sayıkladığım
dağılırken yokladığım
içimin ilmeğinden kaça kaça söküldüğümsün
birlikte yapamadığımız geçmişlikler
geri dönülmezliklerimi çıldırtıyor
geleceğin akıbetini tahminlerimin inancıyla
su birikintilerine çarpmadan
ateşe veresim geliyor
deli yanım ziyan makamında
gözümde tüte tüte yangının
kör oluyor bakışlarım / şaşkınım
yaşamadığımız ne çok anı var
gülüşlerimizle renklenmeyi bekleyen
albümlerde yeri hazır
ne çok yaşanamayacak kare
acizce can çekişiyor
pişmanlık heybesini yüklenen herkes kadar
ırzına geçiyorum nefsimin
tükene tükene vicdanımın çığırtkanlığı
kulaklarımı deşiyor
hayatın aralığından
bütünümün ıssızlığıyla sokulsam da
nafile
sonbahara kış oluyorum
kışlara ayaz
donup kalsam dünyanın akışında
buzul çağında çırılçıplak
-duyulmayı bekleyen bir sır gibi(yim)
ayyuka çıkasım var-
fulya/aralık2011
...
(
Resim başlıklı yazı
Fulya Codal tarafından
20.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.