Mahkeme kapılarını neden çaldığımız belliydi
Ben fazla sevilmekten
Sen ise, benim seni sevmediğimi düşünmekten
Fark etmemiştin işlediğin suçu
En katil cümleyi kullanmıştın
Ve bozacının şahidi şıracıyı da
“Seni seviyorum ama…”
İşte en katil cümle
Ve bozacının şahidi şıracı: “Ama”
Çok sevmiştin
Seni sevdiğimi görmeyecek kadar çok.
“Ama kadar katil bir sözcük yoktur”
Dedim hâkim beye, anlattım derdimi
Ama(n)sız…
Dinledi hâkim bey sağolsun
Pür dikkat.
Ben onu seviyorum
Her fırsatta değil
Her defasında, dedim.
Seviyorumla başladım ben bu davaya
O’ysa en keskin söz silahını kullandı bana
“Ama” diyerek
Bu aşkın katili oldu
Artık aşkımız sabıkalıydı hâkim bey
Biz ne yapsak bir araya gelemezdik.
“Ama” ların insanıyız biz
O inanmayan ama çocuğu
Ben inanmaktan aşkı gurur yapmış masum kız
İşte böyle başladı benim davam hâkim bey
Davacıyım o’ndan.
Sıra ondaydı
Anlattı anlattı anlattı
Seviyorum, hâkim bey
Öl desin öleyim diyordu
“Ama o beni sevmiyor” dedikçe
Suçu daha da, daha da artıyordu
Devam etti konuşmasına
Suçsuzum hâkim bey
Sesini yükseltiyordu
Seviyorum, aşığım diye bağırmaya başladı
Hâkim birden bağırdı
Sessizlik! Diye…
Ve şöyle keskin bir edayla söyledi.
Kararı kesindi belli ki…
Yaz kızım.
Ve kâtibe, tık tık tık tık yazmaya başladı.
Daktilonun sesleri her iki tarafı da heyecanın içerisine sokmuştu belli.
Karar alındı.
"Yalnızlık davacı Gökçe Üstündağ’da, kalacaktır."
O’ysa suçu işlerken
Cezayı benim alışım
Hiçte adil değildi
Aldığım en ağır cezaydı,
“Yalnızlık Hapsi”
Yalnızlığa hapsolmuştum
Hiç aklıma yatmamıştı
Yalnızlıkla sonuçlanan bu dava
İkimizden birinin beraat etmesi gerekiyordu
Sonra Aşk yasasının
‘Sen’ maddesinin
‘Ben’ fıkrasına göre
Af çıkarmam gerekti
Aksi takdirde
İdama götürecekti bizi bu dava
Darağacında son bulacaktı
Büyük bir şevkle yazdığım bu şiirim
Çıkarttım hemen affımı
Af diledim aşk yasasından
Seni diledim
Yüce yaratandan
Kabul görüldü davam,
Sonra duam
Beraat etmiştim(k) artık
Her yönüyle aşkın
Ve sen dualarımdaydın,
Dudaklarımdan eksik olmayan.
Sen, benim beraat ettiğim tek davamdın.