Ve yaşamak intizar düştü gözlerime
Haykırış;
Hayatın derininde yükselen garip bir nidadır
Kah tabloda eskiyen yüz, kah kalabalık içinde çürüyen ah
Ama bir tek gerçek oda varlık içinde var olma sancısıdır.
Kuşlar ahenk sarkıtıyor yeryüzüne manidar bakışlarıyla
Sitemkar arz bir başka sitem eder halde, üzerinde ki varlıklara
Yaşam kıyısında söz tutar olmuş çaresizce
Karanlık düşlere gömülmüş ıstırabını işlemekte
Gece hep kabusunu yaşar, gündüzler ise ona ağlamaklı hali ile
Yokluğun içindeki hürriyeti bir başka kalem çizer
Elem ve keder kendine yol arar en garibi bulur
Bir mantık içinde işleyen alem, şimdi oyuncaklarını saklamakla meşgul
Hüznün alfabesini yüzlerine çizmiş çocuklar büyüyor kendiliğinden
Şimdi büyüklerine bakıyor, tutsak bakışlarıyla kahr edip ve öldürüyor
Edebi lafların içerisine kendini haps etmiş şair
Gözlerini zindanlara kapatır da uyur hep
Mezarların sessizliği bozulmuştur artık çocuk ölümler görmekten
Biliyorum ki içindekiler üstündeklerden hep çoktu
Arş ı ala bir Selahaddine hasret çeker
Zaten elinden bir Ahmet Yasin kaçırmıştır
Adımlarda kalmış zaferler unutulmuş
Ve yiğit türküsünün melodisiyle meyleder sessizliğe
Sessizlik ki kara bir tablodur hayat zehrinde
Bir yudum haykırış var ki oda sessizlik senfonisinde çalınmakta
Hiç uğruna sökülmüş ve çalınmış duygular
Badılıran zehrine bastırılp sindirilmiştir acıma olmadan
Köhne yalnızlık içinde unutulmuş zindanlar
Bir selam için tüm varlığını saydırmakta
Ve hasretler bin sancı içinde büyütür tüm dakıkaları ve saatleri
Son soluk içine azl edilmiş gerçek
Şimdi payidar hükmüne mahkum kılınmış
Son açılış bir özgürlük sayılmış mahkum kılınmış dünya içine....