Bilindiği gibi İstiklal marşımız 12 Mart 1921 tarihinde kabul edildi. 12.03.2012 günü 91. yaş gününü kutladık.
Birçok kurum ve kuruluş coşkulu kutlama törenleri yaptı. İstiklal marşımız hep birlikte tekrar okundu.
Okuma yarışmaları düzenledi.
Bunların içinde öyle küçük ve sevimli birileri vardı ki onları dinlerken gözyaşlarınızın göz pınarlarından sızmaması mümkün değildi. Jüri olarak bizim de öyle oldu.
İlimiz Atatürk İ.Ö.O 2.sınıflar arası İstiklal marşı okuma yarışması düzenledi.
Yarışmaya öğrenciler, veliler, öğretmen ve idarecilerden oluşan kalabalık bir izleyici grubu katıldı.
Yarışmacıların yaşları daha sekiz dolaylarındaydı.
Ancak o yaşta söz konusu İstiklal marşı olunca hepsinin gözleri ışıl ışıl ışıldıyor, çakmak çakmak yanıyordu.
O küçücük yavruların sahnedeki görkemli duruşları, muhteşem geleceğimizin yol haritasını gösteriyordu.
Kısaca o muhteşem zekâlar muhteşem bekamızın müjdecileriydi.
İstiklal marşımızın;
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Daha bu ilk dizelerini okumaları sırasındaki o heyecan ve gurur tablosu insanı gerçekten kendinden geçiriyor.
Yine İstiklal marşımızın;
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Son dizelerini okurken çocuklarımızın kükrediğini hissediyorsunuz.
Biz burada ilk ve son dizeleri örnek olarak verdik. Yoksa çocuklarımız bütün dizeleri aynı heyecan ve ruh içerisinde okudular.
O miniklerin o yaştaki performanslarını görünce işte geleceğimizin muhteşem zekâları bu çocuklarımız demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Her biri İstiklal marşımızı okurken adeta yerinden kükredi, sesleri ve mimikleriyle izleyicileri adeta büyüleyerek kendilerinden geçirdiler.
İstiklal marşımızın tamamını teklemeden ve kekelemeden o kadar güzel okudular ki hayran olmamak mümkün değildi.
Birbirinden güzel seslendirmeler karşısında değerlendirmekte bir hayli zorlandık.
Neticede bu bir yarışmaydı. Puanlar sıralandı. Dereceye giren ilk üçe kupa verildi.
Yarışmaya katılan diğer bütün öğrencilere Türk bayrağı ve teşekkür belgesi takdim edildi.
Bu çocuklarımızı yetiştiren başta anne ve babalarını, öğretmen ve idarecilerini kutluyorum.
Geleceğimizin mimarlarını böyle gördükçe, geleceğimizin emin ellerde olacağı inancımız daha da sağlamlaşıyor.