Yine sarıya yüz tutmuştu yapraklar. Tatlı tatlı esen
rüzgarlarda dans ediyordu ağaç dalları. Ortalığı yakıp kavuran sıcaklar son
vedalarını da yapmıştı şehre. Ilık bir esinti vardı. Yazın coşkusunu ihtirasını
dindirmek için, insanların yüreğine üflüyordu adeta. Tatiller bitmiş, deniz
sefaları son bulmuş, yeniden “hayat” başlamıştı.
Gün dönmüş, akşam yaklaşmıştı artık. Servet Bey okul
kenarında zorlukla bulduğu boş alana aracını park edip uzaktan kumandası ile
kilitledi aracını.Şöyle bir kravatını düzeltip usul adımlarla okul bahçesinden
içeri girdi. Okul bahçesinde koşuşturup duran çocuklar, bildik bol kahkahalı,
neşeli haykırışları kulakları
çınlatıyordu. Sağında solunda koşuşturup duran çocukların arasından sıyrılıp, köşede
bulunan devasa çınar ağacının yanına gelip beklemeye başladı. Saatine baktı.
Biraz erken gelmişti galiba. Daha on, on beş
dakika vardı zil çalmasına. Sararan yapraklar birer birer ayak uçlarına
dökülüyordu. Üç gün olmuştu okullar açılalı. Eylül ayı ortalarıydı. Geçen yıl
ilköğretime yeni başlamıştı kızı.Geçen yılki servisten hiç memnun kalmamıştı.
Bu yıl serviste ayarlayamamıştı daha. Kendisi alacaktı kızını okuldan. Aslında
semtlerine yeni bir okul yapılmıştı.Çok da yakındı evlerine.Servise falan da
gerek kalmazdı. Çocuk yürüyerek bile gidebilirdi. Ama öyle değildi işte. Geçen
yıl kızını bu öğretmene yazdırana kadar neler çekmişti. Okul müdürü ile
görüşmüş, Milli Eğitim’den birkaç arkadaşı araya sokmuş, çeşitli taassuplarda
bulunmuştu. En sonunda okula yüklüce bir bağış yapmış, ancak o şekilde kızını
bu öğretmene yazdırabilmişti.İlçenin ileri gelenlerinin, ilçenin en
zenginlerinin çocukları, hatta okul müdürünün çocuğu bile bu öğretmendeydi.
Torpilliydi bu öğretmen. Okulda ilk üç dereceye giren öğrenciler hep bu
öğretmenin sınıfından çıkmıştı yıllardır. Deneme sınavlarında bu öğretmenin
öğrencileri hep öndeydi, hep bir numaraydı.
Yeniden
baktı saatine daha vardı beş dakika.
--Merhaba Servet Bey? Sesin sahibine döndü. Kenan
Öğretmendi. Bu yıl o da ikinci sınıfları okutuyordu.
--Merhaba Hocam. Dedi aldı selamını. Kendisinin iş yerine
gelmişti bir vesile ile, orda tanışmışlardı. Kenan Öğretmen 1,65 boylarında
zayıf, 40 yaşlarında, ince bıyıklı, saçları iyiden iyiye dökülmeye yüz tutmuş,
sessiz kendi halinde bir öğretmendi. Sınıfının genel seviyesi pek düşük
olmamakla birlikte, okul birincileri ikincileri onun sınıfından çıkmazdı
genelde. Ama onun öğrencileri ve velileri arasında farklı bir bağ olduğunu
duymuştu birkaç kez. Kenan Öğretmen;
--Hayrola, çocuğu mu almaya geldiniz?
--Evet, maalesef servis ayarlayamadık daha.
--Sizin semte yeni bir okul açıldı, pek çok sosyal
aktivite alanları da yapılmış duyduğuma göre, yeni sıralar, yeni
malzemeler.Oraya alsaydınız çocuğu.Servet Bey, hemen yüzüne itiraz mimiklerini
ekleyip, kendinden emin bir şekilde;
--Olur mu hocam. Benim bir tane kızım var. Geçen yıl onu
bu öğretmene yazdırabilmek için neler çektim.Dünyanın da bağışını yaptım okula.
Bu öğretmenin öğrencileri her yıl ilçede ilk sıraları paylaşıyorlar.Ardından
Kenan Öğretmeni baştan aşağı bir süzdü.Devam etti sonra;
--Hocam öğretmen var… Öğretmencik var… Sustu Kenan
Öğretmen. Bakışlarını kaçırdı Servet Bey’den. Sonra tekrardan döndü Servet
Bey’e. Gözlerini gözlerine dikip, her zamanki o yumuşak insanın ruhunu okşayan
ses tonu ile anlatmaya başladı;
--Servet Bey ben 17 yıllık öğretmenim. Biz genelde öğrencilerimle son derslerde Türkçe, Matematik, Coğrafya dersi yapmayız. Sohbet ederiz. Bizim her gün bir konumuz vardır. “Sevgi” “Saygı” “Hoşgörü” “Dürüstlük” “Cömertlik” “Vefa” . Benim çocuklara verdiğim ödevler içinde öğretimin yanında eğitim mutlaka bulunur. Örneğin bugünkü ödevleri, çarpım tablosundan dörtlere kadar ezberlemek ve anne ve babalarına “Seni Seviyorum anneciğim” “Seni seviyorum babacığım” demek.
Kenan Öğretmenin bakışları Servet Beyin gözlerinin içinden taa aklının
derinliklerine kadar inmişti. Yüzündeki ifade değişmiş, aklına bugüne kadar
bilmediği başka başka şeyler hücum etmeye başlamıştı.
Zilin sesi yankılandı bu arada. Servet Bey
müsaade isteyip ayrıldı yanından. Kızını alıp, arabasına bindi. Kenan Öğretmen
ile öğrenci ve velileri arasındaki o bağı daha iyi anlamaya başlamıştı.Başka
bir öğretmendi bu. “Başka” düşünceler ile usul usul evinin yolunu tuttu.