Siz yaşamasaydınız sevdaların
hasını,
Kalemlerim yanarak süzdürür
müydü şiir?
Çöllerime yığdınız bembeyaz
hülyâları,
Tükenmişti kalplerde, akıp
giden hüsranlar…
Meşkinizle çoğaldı gönlümün
gazelleri,
Kararmadı geceler, kararmadı
gündüzler.
Leylaların özünü getirin hep
soframa,
Şimdi artık geceler tutuşsun
güllerimde,
Yanık günler kalmasın tüten
bülbüllerimde.
Sildiniz yüreğimden acıların
pasını,
Makamların özünü bekliyorken bu
şehir.
Yine seslenin bana, yakmayın
deryâları,
Gönlümün odasında, uyanmasın
hicranlar.
Yıldız yıldız toplansın
aşkların güzelleri,
Ağıt dökmesin hecem, kararmasın
hiç yüzler.
Leylaların özünü, getirin hep
soframa,
Şimdi artık geceler tutuşsun
güllerimde,
Yanık günler kalmasın tüten
bülbüllerimde.
Anlatın bana şevkle çöllerimin
yasını,
Sâkilerin elinden içeyim nurlu
iksir.
Süzdürün hislerime ebedî
rüyâları.
Gönül seslerinizle ihyâ olsun
ummanlar.
Sözler sılaya düşsün, terk
etsin yâdelleri,
Ağlamasın şafağım, ağlamasın
hiç gözler.
Leylaların özünü getirin hep
soframa,
Şimdi artık geceler tutuşsun
güllerimde,
Yanık günler kalmasın tüten
bülbüllerimde.
Anlat bana Mecnun’um kalbinin
elmasını,
Pervâne’nin ruhuna dökülmesin
hiç zehir.
Karanlık olan dile söyletin
ziyâları,
Hasadın zamanında, sevda biçsin
harmanlar.
Aksın benim yoluma, aksın meltem
yelleri,
Gökler ziyan olup da kararmasın
hiç güzler.
Leylaların özünü, getirin hep
soframa,
Şimdi artık geceler tutuşsun
güllerimde,
Yanık günler kalmasın tüten
bülbüllerimde.