// demek ki biliyor muşum tüttüğümden için için
yangının olacağımı...//
 
dünün beyazları bugün zevkle siyahları kuşanırken
farkındasın değil mi kelimelerin dönekliğinin?
 
bir zaman önce yazılmış bile olsa
Fatih Sultan Mehmet in tam da ortasında
ne deprem, ne kaza deyip
sadece sen ve ben düşüldüğü
büyük aşk diyerek üstelik sayfalara,
of!
yalanın bata İstanbul..!
 
dağlar,döküp eteklerini
düze indirmiş başını,
mecalsiz dizlerine ilaç olsun niyetiyle
umut denizlerine gömerken et ve kemik yığınını.
ki,
varsıl bedenlere bir nimettir bu şehir,
demek ki; yokluğun aşkına kadın...
 
yaşanmışlıklardan elde kalan
bölük pörçük bir kaç tebessüm olsa da
ve hele yiyip sabahın ayazını böğrüne insan
dudaklarında unutulmuş bir siğara sıcaklığıyla,
ya;
ben seni ençok bende yaşarken sevdim,
gerisi elbet yalandı haneme umut salan...
 
kalktın geldin, berhudar ol.
denizin kokusu deyip yorgunluğundan habersiz
bir şehrin kıyısına.
şehir ki aklıyla başı arasında tüm seferleri iptal.
benim de haberim yoktu aslında
bu şehrin böyle manyaklığından...
 
umut demişken,
elbet meylim vardı şiir olmana,
yoksa elinden tuttuğum bir çocuk gibi
bunca zaman nasıl sarardım ki seni yaralarıma.
çünkü,
her aşkın kırgınıydım aslında,
tek bir aşka boyun eğmeyecek kadar da mağrur.
yani,
şiirlere tadını veren bir kor belki hep vardı içimde
ve niye kabahatin olsun ki kirli camlarımdan içimi görememen.
ki,
saysan ne kaybedersin yokluk yanında beni,
ne ilktim sonuçta ne de son olacağım gülüşüne baktıkça.
yani,
sana ne be güzelim dipsiz avuntular içinde çırpınışımdan...
 
söyledim elbet ve de inandım
çektiğim her resmin en güzelinin sen olduğunu
ve şimdi itiraf ediyorum belki
yorulmuş bir yürek aşk denileni yiyip tüketirken
ve belki ölüm denilen hiç de hoşlanmadığım şakalar yapıp
sabrımı test ederken,
bunca yılda biraraya getirdiğim koca bir filodan
geride kalmış tek gemi hissinin olduğunu içimde...
 
// susmaktan gayrısını bilemedim ben
ve belki biraz da şiir denilenden ateşler yakıp,
ısınan bir şehirde yaşaya bilmek içindi
o tek gemiye yüklenen bunca sitem...//
 
( Yalanın Bata İstanbul... başlıklı yazı HimmetAYGÜT tarafından 18.04.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu