Online Üye
Online Ziyaretçi
Amuda kalkılacak, kalk!
Takla atılacak, at!
Yatılacak, yat!
Ayağa kalkılacak, kalk.
İndir bindir yapılacak, yap!
Adam satılacak, sat.
Erzurum.
Dadaşlar diyarı…
Bir bakan ziyareti…
Alışagelmişin dışında bir olay.
Yahut gayet sıradan bir olay biz farklı yorumluyoruz.
Bir vatandaş bakana yaklaşır ve şunu söyler: “Sayın bakanım, senin geldiğine çok sevindim.” Bakanımız ise: “Yok ya. Nerden bileyim sevindiğini? Hadi bir takla at, oyna da göreyim. Çal bakayım davulcu!”
Ve gariban vatandaş ‘Kürdün Kızı’ oyununu oynar.
Sen kalk oyunu verdiğin adama oyun oyna! Olur mu, şık olur mu? Yakışık olur mu? Şöyle gerdan kırıp okkalı bir çiftetelli ile program sona erer. Başka millete benzemeyiz vesellem. Oynak milletiz herkes oynatıyor işte!
“Sizi gördüğüme sevindim!”
“Nerden bileceğim?”
“Sizi gördüğüme sevindim! diyorum.”
"Nereden bileyim sevindiğini, amuda kalk da bileyim.”
O- ha!
“Vallahi seni seviyorum?”
“İnanmam.”
“Ne yapmam gerek?”
“Banu Alkan’ın ‘neremi neremi’ adlı şarkısını söyle?”
Haşırt!
“Billahi seni seviyorum.”
“Hayatta inanmam.”
“Ne diyeyim.”
“Ajdar’ın son şarkısı Şahdamar’ı söyle!”
Zonk.
Erzurum.
Bir bakan ziyareti…
Ve bu olaya bakan 75 milyon vatandaş.
Başka ülkede olsa diye başlamak istiyorum alışılageldik ifadelere atıfta bulunuyorum. Bakan istifa eder yahut ettirilirdi.
Vatandaş oynamayıp da ne yapsın?
Oynatmaya az kaldı doktorum nerde?
Öldürüldü!
Ne?
Türkiye’de her gün baskın çıkacak şeyler vardır. Bu konuda iyiyiz Allah’a çok şükür.
Bereket versin.
Daha önce Elazığ’da… Sonra Antep’te… Doktor cinayetleri… Kavgaları saymıyorum dahi… Kaş göz yarmaları, çift dalmaları… Günlük vukuatları kayda değer görmüyorum. Cenaze varsa tamam kabul, gerisi artık rutine bağlanmış.
"doktor civanım
doktor doktor civanım
ah neler istiyor canım
ne istersen alayım
doktor kölen olayım"
Doktorsun dediler kızı-verdiler!
Kurşun sıktığımız, dövdüğümüz, incittiğimiz adama kendi kızımızı seve seve veririz. Sırf doktordur diye… Yanlış mı? Öyle bir damat yahut gelin bulduğumuz vakit başımız göğe erer. Kızı verdik gitti oluruz. Oysa işimize gelmedi mi hastanede sağlık ocağında, özel yazıhanelerinde onları bir kalemde sileriz. Bir doktor kaç yılda yetişiyor hesap edin lütfen!
Lakin başka bir fotoğrafa daha bakalım.
Bu ülkede dövülen, yaralanan, hor görülen, ezilen, yalnız bırakılan yüz binlerce öğretmen de var. Bir gün iş bırakmadılar şiddete uğrayan meslektaşları adına… Tehdit edilen, dövülen, kaçırılan, öldürülen öğretmenler için hiçbir şey yapmadık. O kadar çoğuz ki sesimiz çıkmıyor! Ah güzel ve yalnız meslektaşlarım galiba kendi kendimize düşmanız. Bir polis teşkilat kadar, bir asker teşkilatı kadar, bir adliye teşkilatı kadar, bir doktor teşkilatı kadar olamadık be hocalarım.
Vurmuşlar sağlıklıdır yazısını kalçamızın bir köşesine ki bu ifademiz ‘sendika’ya atıfta bulunmadır, oynatıyorlar sazsız sözsüz. Canım öğretmenim, 24 Kasım’da hak etiğin değeri ilgiyi saygıyı öreceksin emin ol! Bir günlük göstermelik değerinin olduğu bir ülkede istersen her hafta sistemi değiştirsinler boştur. Sen mutlu değilsen hiçbir şey düzelmez.
Yeşil sahalarda “Pis Zenci” muhabbeti vardı bu hafta.
Gayet rahatız ya bu sene… Başka derdimiz yokmuş gibi bir de bu iş çıktı başımıza…
Dert üstüne dert gol üstüne gol yemek gibi bir şey. Şike bile bunun yanında hafif kalır benim nazarımda!
İmaj yerle bir, halimiz perişan mı perişan.
Galiba bu sezonu komple kayıp bir sezon ilan etmemiz gerekecek.
“Piz Zenci” ifadesini eğer söylenmişse şiddetle kınıyorum. Piz zenci yahut pis beyaz yoktur. Pis insan vardır ve böyle sözleri söyler. Kem söz sahibine aittir.
Daha güzel ve daha sakin haberlerle dolu haftalar diliyorum.