Değerli Kardeşim Adem,
Sitemizde bu sabah şöyle bir
dolaşırken kardeşin Zekeriya’ya ithafen yazmış olduğun şiirini gördüm ve
okumaya başladım. Okurken de gözyaşlarımı tutamadım. Gözlerim sel oldu adeta.
Sebebini soracak olursan, uzun bir hikâye. Ama yine de ben çok fazla baş
ağrıtmadan özetlemeye çalışayım.
Sene 2005… Henüz daha emekli
değilim. Büyük ağabeyim tarafından gelen bir haber, beni can evimden vurmuştu.
Çok sevdiğim annem beyin kanaması geçirmişti. Hayatı boyunca her türlü
çilelerimize göğüs geren kadın, damla damla sona doğru yaklaşıyordu. Biz de
çaresizce onun yüzüne bakmakla yetiniyorduk. Bütün müdahalelere rağmen anamızı
kurtaramadık ve sıcak bir Temmuz öğlesinde Hakkın rahmetine kavuştu.
Ana, baba ve çocuklar üçgeni
içinde başımıza gelen ilk ölümdü. Babam ve ağabeylerim çok perişandı. Ben ise
şaşkınlık, heyecan ve bitkinlik karışımı bir ruh hali içinde annemin cansız vücuduna
bakıyordum.
Evet Adem Kardeşim,
O saatten itibaren hiçbir şey
eskisi gibi olmadı. Ama büyük ağabeyimin yaşamış olduğu üzüntü, hepimizden
fazlaydı. Nitekim içinde yaşattığı kahır fazla sürmedi. Yüreğindeki
başkalıklardan da öte, bünyesinde de başkalıklar oluştu. Günden güne eridi.
Üniversitedeki uzmanların hiçbiri çare bulamadılar derdine.
İbreler aynı senenin Aralık
ayını gösterdiğinde o da bizi can evimizden vurarak aramızdan ayrılmıştı. Yani
senin anlayacağın aynı sene içinde dört ay aralıkla evimizde iki büyük çınarı
kaybetmiştik.
Kaybettiğim bu iki güzel
insandan sonra, çok sevdiğim mesleğime fazla devam edemedim. Öğretim yılı
sonunda emekliye ayrıldım. Daha doğrusu emekliğe ayrılma zorunluluğu hissetim
kendimde. Çünkü öğrencilerimle istediğim iletişimi kuramıyordum.
Benim için dünya başka bir
dünya, insanlar başka bir insandı artık.
Emekliye ayrıldıktan sonra
kendimi tamamen şiirin kollarına attım. İçimdeki acıyı örselemek istercesine
yazıyor, yazıyor ve durmaksızın yazıyordum. Sanki birşeyleri unutmak,
hatırlamamak adına geçmişten kaçmak istercesine mısralar karalıyordum.
Bu anlayış beni tamamen
toplumdan uzaklaştırdı. Kendimi içe kapatmamı sağladı. Hassasiyetlerim arttıkça
artmaya başladı. Bana yapılan yapıcı eleştirileri dahi “ hakaret “ olarak
algıladım.
Daha sonra sizlerle tanıştım. Gerçek
hayatta da kısa soluklu da olsa beraber olduk. Sitemizin bana vermiş olduğu
değerden dolayı çok da mutlu oldum. Ama ben de insanım Adem kardeşim ve de
benim de eksiklerim,hatalarım ve günahım olabiliyor. Hiçbir zaman için kendimi
sütten çıkmış ak kaşık olarak görmüyorum.
Ancak yola çıkışlarımda,
dostluklar kuruşumda ve iletişimler yaşadığımda hiçbir zaman art niyetli
olmadım, yapım gereği olamam da…
Değerli Kardeşim,
Aslında şiirinin altına birkaç
cümleyle yorum yazarak, şiirinin bende bıraktığı etkiyi anlatabilirdim. Ancak
anlatmak istediklerim sadece şiirinle sınırlı kalmadığı için ve de bütün
dostlarım beni daha yakından tanısınlar diye böyle bir mektubu yazmayı uygun
gördüm.
Sevgili Kardeşim,
Kalp kırmak çok kolay, yapmak
ve tamir etmek çok güçtür, bunun bilincindeyim. Ama yine de ben bu konuda katkı
yapmak istiyorum. ŞİMDİYE KADAR İSTEMEDEN DE OLSA KIRDIĞIM DOSTLARIMDAN ÖZÜR
DİLİYORUM.
Onlara şahsın aracılığıyla
elimi uzatıyorum, isterlerse onlar da bana ellerini uzatsınlar.
Değerli Adem Kardeşim,
Satırlarımı bitirirken son
cümlelerim de şunlar: Birbirinizin kıymetini bilin. Sen de, Zekeriya da yüreği
tertemiz insanlarsınız. Sevdiklerini kaybettiğinde bunun değeri anlaşılıyor ama
iş işten geçiyor.
İş ve özel hayatında başarılar
diliyor, hem senin hem de kardeşin Zekeriya’nın gözlerinden öpüyorum. Selam ve
sevgilerimle. Ağabeyiniz Ömer Öner