Zamanın
boşaltmasın hüzün yüklü yağmurlar,
Bağlarında
eksiltme ıpılık meltemleri.
Pişmanlık
tohumları atılmasın tarlama,
Güneş gören
buğdaylar Mayıs’ta süzülmesin.
Üzerinden
gitmesin umudun filizleri,
Nefes alsın
güllerim, neşe yığsın bülbüller.
Âşıkların
sesiyle maksat bulsun harmanım,
Ey benim Nisan
ayım, bana faziletler yık!
Mehtap doğsun
döşüne, gönle marifetler yak!
Seherlerin
koynuna bulaşmasın çamurlar,
Şafaklarla
birlikte getirme matemleri.
Mersiyeler
yükleme umut yüklü sılama,
Kamberlerin ahıyla
Arzular çizilmesin.
Gül yolları
der bana, derleme dehlizleri,
Bahar yanan
bahçeme meyletmesin müşküller.
Ufka bakarken
akşam, şaha kalksın dermanım,
Ey benim Nisan
ayım, bana faziletler yık!
Mehtap doğsun
döşüne, gönle marifetler yak!
Yerle yeksan
olmasın kalbimdeki nur surlar,
Özüme deprem
serip yağdırma sitemleri.
Kuraklık
dinsin artık, dert girmesin yaylama,
Hislerime
hüsranla kaygılar dizilmesin.
Yok edilsin
bağımda karanlığın izleri,
Bahçemin etrafında
ıtır saçsın sümbüller.
Hüzzamları
örmesin hicran yüklü kemanım,
Ey benim Nisan
ayım, bana faziletler yık!
Mehtap doğsun
döşüne, gönle marifetler yak!
Zamanının
ağına yanaşsa da kusurlar,
Hasret şarkısı
örüp ağlatma kalemleri.
Mecnun’un
ıstırabı yanaşmasın Leyla’ma,
Rıhtımın
dibeğinde sevdalar ezilmesin.
Yapma sık sık
simsiyah, titreyen denizleri,
Hüsranın
tuzağıyla yarılmasın gönüller.
Ceylanlar yok
etmesin zümrüt yüklü ormanım,
Ey benim Nisan
ayım, bana faziletler yık!
Mehtap doğsun
döşüne, gönle marifetler yak!