Gül, bülbüle
verirken bir ilkbahar busesi,
Dilimde
çoğalmasın hicranın hadisesi.
Sehere zerk
edeyim meltem rüzgârlarını,
İrinler dağlatmasın
gözün pınarlarını.
Bahçelerim
kapatsın zamanın vahşetini,
Bağbanların
arttırsın aşkın hararetini.
Hevesleri yıkmasın
esmer yüklü dudaklar,
Devamlı hüsranlarla
süzülmesin leylaklar.
Keremlerim
yüklesin gönle tek tek serenat,
Hicran telleri
kopup Aslı’ma gelsin vuslat.
Bahçemde
dolaşsınlar sevda kahramanları,
Mahmur gözler
getirsin bağrıma ceylanları.
Kınalı eller yine
türkülerimi yaksın,
Anadolu’mda
yaylalar felaketleri yıksın.
Hevesleri
yıkmasın esmer yüklü dudaklar,
Çoğalan
hüzünlerle bozulmasın zambaklar.
İlkyazların
neşesi yer bulsun etrafımda,
Kör dumanlarım
değil, nurlar olsun safımda.
Cenge giden
hislerim ovamı çöl yapmasın,
Yolumdaki
tümsekler gözümü göl yapmasın!
Pişmanlık
nağmeleri tutuşmasın dilimde,
İblisin ayak
sesi olmasın menzilimde.
Hevesleri
yıkmasın esmer yüklü dudaklar,
Her an kalp
sancısıyla tütmesin suzinaklar.
Baharın raks
edişi başkalaşsın bu sabah,
Bana elest
göndersin neylerimdeki segâh.
Bahçemin
şahlanışı gönlümü Mecnun etsin,
Can denilen
kafeste artık Leylalar tütsün!
Bitsin şimdi
bağımda katranın saltanatı,
Şirinlerin
özüne getirsinler Ferhat’ı!
Hevesleri yıkmasın
esmer yüklü dudaklar,
Her şafak
söküşünde nuru duysun kulaklar.
Rintlerin
ölümüne meydan vermesin bağban,
Bağımda yaşanmasın
hüsran üstüne hüsran!
Sazlarım kor
vermesin gönlümün mehtabına,
Bitimsiz
ağıtları dökmesin mızrabına.
Yine şahlansın
bağda Nedimlerin lalesi,
Bozulsun artık
hızla yüreğimin çilesi.
Hevesleri yıkmasın
esmer yüklü dudaklar,
Kahır
yağmurlarıyla ıslanmasın yanaklar.
Bitsin
karanlık faslım, günü örsün ziyalar,
Sürekli
çığlıklarla titremesin deryalar.
Bahçemdeki
rintlerim yine örsün hicazlar,
Ateşimin
üstüne yaklaşmasın poyrazlar.
Hayal haneme
girsin zümrüt gözlü yakutlar,
Her an eyvah
kusarak kararmasın umutlar.
Hevesleri yıkmasın
esmer yüklü dudaklar,
Zebani’nin
izini sürdürmesin ayaklar…