Doğduğum da başladı, yolculuğun dönüşü
Ne bir an yavaşladı, ne oldu “u” dönüşü
Doğum, yaşam ve ölüm, yok geriye dönüşü
Zannetme ki dünyada rahat yaşar, ölürüm
Ah çeker yanar içim, vay ki bana vay ömrüm..
Kainatta sen nesin, söyle yerin nerdedir
Gerçek seni gizleyen, gözündeki perdedir
Koskocaman bu dünya gerçeğinde zerredir
Gökyüzüne bakınca, onca yıldız görürüm
Ah çeker yanar içim, say ki bana say ömrüm..
Bir avuçluk toprakta, görürsün sonsuz yaşam
Birlikte devam buldu, “bir” le başladı yaşam
Bir Mevla’yı tanıdı, “O” n da buldu ihtişam
İman ettikçe Rabbe dedim kurban olurum
Ah çeker dolar içim, “Hay” ki bana “Hay” ömrüm..
Hızla akan zamana, mümkün değil yetişmek
Ne yerinde an durur, ne mümkündür döndürmek
Esas kaynağa varıp, derya olup birleşmek
İçim taşıyor sanki çağlarken köpürürüm
Ah çeker coşar içim, çay ki bana çay ömrüm..
Nerde nasıl bitecek, sonlanacak bilinmez
Bahta kazınan yazı, ömür bitse silinmez
Gidilecek son nokta, ha deyince gidilmez
Yolculuk başladı da, sona gidiyor günüm
Ah çeker sıkar içim, pay ki bana pay ömrüm..
Her şey sonlu bitecek, umursamasa kimse
Bir mizan kurulacak, herkes fark edip bilse
Kalmayacak kıyıda kenarlarda hiç kimse
Nasıl geçer bilinmez, bundan sonraki ömrüm
Ah döker yanar içim, vay ki bana vay ömrüm..
Kabirde yatmak için yapılan telaşeler
Bir kefen kapmak için, dökülen şelaleler
Her bir nefis tadacak, bitince iaşeler
Musallanın üstünde, sergilenir her günüm
Ah çeker sorar içim, vay ki bana vay ömrüm..
Necati ŞİMŞEK
Ankara