Dermanım meyletmesin asrının
öfkesine,
Canlar yolculuk yapsın hakikat
ülkesine!
Serabım dinsin artık, göreyim
hikmetleri;
Rintlerim sevda örüp, yığsın
faziletleri.
Gün görmedik hayaller, çıksın
şimdi zindandan;
Bugün kötü tohumlar ayıklansın
harmandan.
Nur sersin diyarıma bahar
kelebekleri,
Bağbanlarım soldursun koşan
köstebekleri!
Bağlanan duygularım azat olsun
bu akşam;
Özüme yaklaşmasın bendimi yıkan
hüzzam.
Yetim sahillerimi hatıralar
okşasın,
Mehtap sitem etmesin,
yakamozlar yaşasın!
Sandalların türküsü arşa değsin
bu gece,
Yıldızlar ilhamları zerk etsin
ince ince.
Saatim gaflet yığıp çağırmasın
hüzünler,
Hoyratça bozulmasın gönlümdeki
düğünler.
Şeydalar kâbuslarla yaklaşmasın
canlara,
Ağıtları dökmesin titreyen
ozanlara.
Baharlarım almasın yüreklerden
intikam,
Kasvetle boyanmasın
dillerimdeki kelam.
Azap kuşları her an ötmesin
sahilimde,
Mahyaların neşesi uyansın
kandilimde.
Çağın çığlıklarını toplasın
kasideler,
Yetim kalan ellerde titresin
nur badeler.
İnleyen mısraların bozulmasın
ahengi,
Siyaha dönüşmesin hayallerimin
rengi.
Yansın artık muştuyla, yansın
bütün sokaklar;
Yüreğe nurlar dökün,
aydınlansın şafaklar!
O zaman gelir aşkla seherlere
ihtişam,
Kırılır birdenbire gönlün
üstündeki cam!
İşte o an Rabbin verir sana mükâfat,
Meltem yeliyle diner
hislerindeki afat!
Varlığın yorgun düşüp seni
tarumar etmez,
Meskenlerinde sık sık acı
dumanlar tütmez.
Kaygıların son bulup cana
yıldızlar düşer,
Gecelerin ziyası gönlü deştikçe
deşer.
O zaman dillerinde kahır
türküsü yanmaz,
Alev olan özünde felaketler
uyanmaz.
Yapmam dediğin anda yaparsın
nurlu bayram,
Sükût etmez kalemin, döşersin
ele ilham!
,